Günümüzün "PROJE ÇOCUKLARI" ve ANNELERİNİN PSİKOLOJİSİ


21 Kasım 2016 Pazartesi

     "Öncelikle şu bir gerçek; anne hangi duyguyu hissediyorsa çocuk o duyguyu adeta bir sünger gibi emecektir. Hele ki çocuğun yaşı küçükse ve dünyası henüz sadece annesinden ibaret ise annenin hissettiği bütün duygular çocuğun duygu repertuarı için bir kaynak oluyor."

Her çocuk özeldir ve kendine has özellikleri vardır. Anneler ve babalar kendi istekleri doğrultusunda çocuk yetiştirmeye kalkarlarsa “proje çocuk” dediğimiz durumlar ortaya çıkıyor. Çocukların isteklerine kulak verelim!


          Bu gün bloğumun konuğu Madalyon Psikiyatri Merkezi Uzmanlarından, Bebeğim ve Biz dergisi yazarı Uzman Psikolog İpek Gökozan. Kendisi ile anne ve çocuk psikolojisine dair söyleştik ve oldukça yararlı bir röportajla sizlerleyiz.


       
Kendinizi tanıtır mısınız? Kimdir İpek GÖKOZAN? 
      Hangi eğitimleri aldı ve neler yapar?

Liseyi Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi’nde okuduktan sonra Koç Üniversitesi Psikoloji ve İşletme Bölümleri’ni %100 başarı bursu ile eş zamanlı olarak bitirdim. Mezun olduğum yıl Doğuş Üniversitesi Klinik Psikoloji Bölümü’ne girdim ve bölüm birinciliği ile mezun oldum. Çalışma alanımı çocuklar ve ergenler olarak seçtim ve bir süre Kemerburgaz Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nde çalıştıktan sonra Madalyon Psikiyatri Merkezi’ne geçiş yaptım ve yaklaşık 2.5 yıldır aynı yerde çalışmaktayım.  Bizim mesleğimizde öğrenme hiç bitmiyor, sürekli kendimi geliştirmek adına çocuk psikolojisi hakkında eğitimler almaya devam ediyorum. Bir yandan özel bir üniversitede yarı zamanlı olarak ders veriyorum, diğer yandan da Bebeğim ve Biz dergisi ve Milliyet PembeNar için yazılar yazıyorum.

·        Özgeçmişinize baktığımda dolu dolu bir eğitim hayatı ve aktif bir çalışma hayatı görüyorum. Neden psikoloji alanını tercih ettiniz, sizi bu alanda çalışmaya yönlendiren neydi? Psikolojide özellikle ilgilendiğiniz bir grup, hastalık ya da alan var mı?

Aslında psikoloji alanına girişim biraz değişik oldu. Ben üniversite sınavında Türkiye derecesi yapmıştım ve öğretmenlerim o zamanlar beni “puanım boşa gitmesin” diye işletme bölümüne yönlendirmişlerdi. O zamanlar ne istediğimi tam olarak bilmediğim için bu fikir bana cazip gelmişti ve işletmeyi yazarak ilk tercihime girmiştim. Üniversitede bölüm dersleri başladıktan sonra işletmenin hiç bana hitap etmediğini fark etmem çok uzun sürmedi. Zorunlu psikoloji dersimiz vardı ve o derse girdiğim ilk gün kararımı vermiştim, kesinlikle psikoloji okuyacaktım. Böylece işletme ve psikoloji bölümlerini eş zamanlı olarak okuma kararı aldım ve sonrasında da işte bugündeyiz. Çocuk ve ergenlerle çalışma kararını uzmanlığımı alırken vermiştim. Çalışmayı tercih ettiğim spesifik bir alan yok, ancak kaygı bozuklukları her zaman daha çok ilgimi çekmiştir.

·        Özellikle kaygı bozukluklarının ilginizi çektiğini vurguladınız. 
      Anne Çocuk Psikolojisini incelediğinizde günümüzde yeni nesil annelerin çoğunlukla kaygılı ve sürekli evladına yetememe korkusu içinde olmalarını neye bağlıyorsunuz? 
      Bu anneler için önerileriniz nelerdir?

Öncelikle şu bir gerçek; anne hangi duyguyu hissediyorsa çocuk o duyguyu adeta bir sünger gibi emecektir. Hele ki çocuğun yaşı küçükse ve dünyası henüz sadece annesinden ibaret ise annenin hissettiği bütün duygular çocuğun duygu repertuarı için bir kaynak oluyor. Eğer anne yetersizlik düşünceleri ile kaygılanıyorsa, çocuk da kaygılı olacaktır ve gözü devamlı annesinde olacaktır. Bu durumu bir detektöre benzetebiliriz. Çocuklar annelerinin hissettiklerini bir detektör gibi tararlar ve olumsuz duyguları anında hissederler. Bu konuda anneler için tek önerim şu olacaktır: Kimse mükemmel değildir! Kusursuz annelik, adeta imkânsızlığa soyunmaktır. Çocuğunun yanında olan, onun ihtiyaçlarına karşılık veren ve sevgiyle onu destekleyen bir anne zaten elinden gelenin en iyisini yapıyor demektir. Kendinizi diğer annelerle karşılaştırmayın. Her ailenin dinamiği, her çocuğun ihtiyacı farklıdır.


·        Özellikle ilk kez anne olan kadınların sıklıkla çocuklu hayata geçişle birlikte kendilerini çocuklarına adadıklarına şahit oluyoruz. Elbette bu durum hem aile (eş) ilişkilerini hem de annenin psikolojisini etkiliyor. Doğum sonrası / Postpartum dönem ve bu döneme ilişkin depresyon konusunda neler söylemek istersiniz?

Doğum sonrası hüzün sık karşılaşılan ve beklendik bir durumdur. Ancak bu hüzün süresi uzuyor, annenin bebeğe bakım verme süreci olumsuz etkileniyor ve annenin gündelik hayat fonksiyonelliğinde şaşmalar oluyorsa pospartum depresyondan söz ediyor olabiliriz. Bu tip bir dönem söz konusu ise mutlaka bir uzmandan destek alınmalıdır. Bunların yanı sıra eşlerin verdiği destek çok önemlidir. Bazen kayınvalideler veya anneler doğum yapan kızlarına destek vermek için adeta bebeğin olduğu eve yerleşirler ve çiçeği burnunda anne ve babanın annelik-babalık etmesine izin vermezler. Bu tip durumlar lohusayı strese sokar. En güzel sistem lohusanın talep ettiği kadar yardımda bulunmak… Babanın anneye vereceği destek en kıymetlisidir.

·        0-6 Yaş çocuklarında en sık karşılaştığınız psikolojik sorunlar hangileri? 
      Bu dönem çocuklarında hangi davranışlar ciddiye alınarak alarm durumuna geçilmeli (hastalığın belirtileri)?

Ailelerin en sık başvuru nedenleri çocuğun arkadaşlarına veya büyüklerine yıkıcı davranışlarda bulunması (vurması, tükürmesi, etrafı kırıp dökmesi), öfke nöbetleri, tutturmalar, ağlama krizleri, anneden ayrılmak istememe, kreşe ayak uyduramama, konuşmanı gecikmesi vb.. Bütün bu belirtilerin hepsi çok önemlidir, ancak çocukta şu davranış gözüküyorsa şu sorun olabilir şeklinde bir yaklaşım mümkün değildir. Bunu ateş yükselmesi gibi düşünebiliriz, her ateşi yükselen çocuğa grip oldu diyemeyiz, çocukta başka hastalıklar da söz konusu olabilir. Davranışsal sorunlar birçoğunun altına uygunsuz anne baba tutumları yatıyor… Çocuğa sınır koyamama, ağlamasın diye her istediğini yapma veya çocuğa gereksiz sınırlamalar koyma muhakkak sorunlara vesile olur. Eğer çocuğun gelişimsel basamaklarında yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, örneğin konuşması geciktiyse, sosyalleşemiyorsa, tek başına yapabileceği şeyleri yapamıyorsa mutlaka bir uzmana başvurulması gerekir; şayet gelişimsel bir sorun söz konusu olabilir.

·        Son olarak annelere iyi gelecek bir reçete yazacak olsaydınız; neler yazardınız? 

Her çocuk özeldir ve kendine has özellikleri vardır. Anneler ve babalar kendi istekleri doğrultusunda çocuk yetiştirmeye kalkarlarsa “proje çocuk” dediğimiz durumlar ortaya çıkıyor. Çocukların isteklerine kulak verelim! Çocuk yüzmeyi sevmiyorsa illa yüzme kursuna gitmek zorunda değil, ona neyi seçmek istediğini soralım. Eğer bir reçete yazacak olsaydım, çocukların bir birey olduklarını unutmayın ve belirli sınırlar içerisinde onlara seçim şansı tanıyın derdim.

İlgi ve zamanınızı ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

Pınar Yeşiltay Sevim
Kasım 2016

Not: http://www.ipekgokozan.com dan İpek Gökozan ve çalışmaları hakkında detaylı bilgi alabilir, @psikologipekgokozan instagram hesabından kendilerini takip edebilirsiniz.



Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı
Maira Gall
Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.