Bir Genizeti Hikayesi... GENİZ ETİ-BADEMCİKLER


31 Ekim 2014 Cuma



Sağlık alanına ilgim her daim vardı hatta tıp okumayı bile düşünmüştüm zamanında da Kalp Damar Cerrahı olan amcam ısrar etmişti tıp okumamam konusunda. 3 yıl kadar sağlık sektöründe (İlaç firmasında) çalışmıştım. Akabinde yüksek lisansımı Uluslar arası İşletmecilik alanında tamamladım ve kendi alanımda çalışmaya başladım ta ki Sudelina’mız hayatımızın merkezine yerleşene kadar. Artık sadece bir anneyim ben.  Sadece Sudelinamın annesiyim. Dolayısı ile artık ilgim daha çok çocuk sağlığı ve gelişimi, çocuk davranışları ve psikolojisi alanlarına kaymış durumda. 

Konu çocuk sağlığı olduğunda kesinlikle ilk ve tek akılıma gelen isimdir OKTAY DİKMEN. İzmir’in efsane doktoru, eşimin bebeklik kurtarıcısı, kızımın sağlık danışmanıdır Oktay DİKMEN. Ne zaman kendisinden habersiz bir üniversiteye ya da hastaneye gitsem mutlak yanlış bir teşhis ya da gereksiz bir tedavi ile karşılaşmış olmam dolayısı ile Oktay Hocamın söyledikleri emir gibidir benim için.  (Oktay Dikmen’in muayenehanesi Alsancak Tekin Acar’ın üstünde olup arzu eden ile iletişim bilgilerini paylaşabilirim). 
Son ziyaretimizde Oktay Hocam bize Sudelina için kalıcı ve kesin bir çözüm istiyorsak artık Genizetini aldırmamiz gerektiğini söyledi ve eğer bu operasyonu yaptıracaksam da kesinlikle Amerika’da ikamet eden ve yıl içinde sadece birkaç ay Türkiye’de bulunan Prof.Dr Mustafa PALANDÖKEN hocanın yapmasını önerdi ve bizi Mustafa Hocaya yönlendirdi. Şansımıza Sayın Mustafa PALANDÖKEN İzmir’deydi ve kendisi ile aynı gün görüşme fırsatımız oldu. Biz ilk görüşte kendisine yürekten inandık. Çünkü Sudelina’nın fizyolojik yapısını bizlere çok net anlattı “Burnunuza bir mandal taktığınızda ne kadar yaşayabilirseniz kızınız da o kadar sağlıklı işte” diyerek empati yapmamızı sağladı. Çocuklarla önce iletişim kurup arkadaş olmayı akabinde tedavi etmeyi tercih eden bir doktor Mustafa Hoca. 1942 doğumlu dünyanın çeşitli ülkelerinin saygın hastanelerinde çalışmış olan Mustafa Palandöken 3 – 4 gün içinde aldığımız bir kararla bu gün kızımızın geniz eti operasyonunu gerçekleştirdi.  Bu kadar kolay olacağını, daha ilk dakikalar itibari ile ciddi bir değişim yaşayacağımızı birisi öncesinde söylese asla inanmazdım. Herşey çok şükür yolunda gitti ve yaklaşık 15 saatir kızım artık sağlıklı oksijen soluyabiliyor. 

Öncesinde tabi ki çok araştırdık, çok okuduk, çok soruşturduk ve Mustafa Hoca da bizi yeterince bilgilendirdi. Geniz eti büyümesi zamanında tespit edilemeyen ve uzun süre geniz eti sorunu yaşayan çocuklarda ilerleyen zamanlarda genizetinin hipofiz bezine baskı yaptığını bunun da beynin ve bedenin gelişimi adına ciddi sorunlar doğurabildiğini öğrendik. Aynı zamanda kulak yoluna yönelen sıvı birikmesinin işitme sorunlarına yol açtığını, çocukların kulaklarına tüp takılması yoluyla tedavi edildiğini kavradık irkilerek. Biz tam sınırdaydık. Geniz etimiz yaşam kalitemizi ciddi anlamda etkilemekle birlikte henüz kulak yolunda sıvı birikmesi ve hipofiz bezini tetikleme söz konusu değildi. Ancak söylediğim gibi sınırdaydık ve her an söz konusu şikayetlerle karşılaşabilecektik. Kocaman kocaman olmuş bir geniz etimiz ve kalitesi tamamen bozulmuş uyku düzenimiz ve neredeyse hiç olmayan bir yeme alışkanlığımız vardı. Çocuk sürekli huzursuz sürekli tıkalı ve keyifsizdi. Oyun oynarken bile yanında olmamı istiyor ve sürekli burnunu işaret ediyordu. Bu gün huzurlu ve mutluyuz ve ilk kez solumadan horlamadan ağzını sonuna kadar açmadan uyuyor kuzumuz. En korkulan noktalardan biri de geniz eti sorununun ilerleyen zamanlarda kaka tutamama, çiş tutamama ve zihinsel yavaşlamaya yol açıyor olması. 

Saygıdeğer Dr. Oktay DİKMEN Hocamızın Geniz eti ve Bademciklerle ilgili detaylı ve aydınlatıcı aşağıdaki paylaşımı okumanızı öneririm.

GENİZ ETİ-BADEMCİKLER

ADENO TONSİLLİTİS (AMELİYATLARI)
Bademcikler lenfoid sistemin boğaza yerleşmiş dokularıdır.
Bademciklerin tıkanma yapacak kadar büyümesi ve sık tekrarlayan bademcik enfeksiyonları operasyon endikasyonudur.
Büyüme akut veya süregelen enfeksiyonlar sonucu olur.
Ancak;  enfeksiyon her zaman büyümeyi oluşturmaz bazen süregelen iltihaplı bademcikler ufak ve farenx kolonları içinde gömülmüş olabilirler.
Akut enfeksiyonda ileri derecede büyüyen bademcikler enfeksiyon geçince tekrar eski hallerine dönebilirler. Bir de yaşla birlikte dokuda küçülme oluşabilir.
Ön pilikaların sürekli hiperemik (kızarık) olması boyun lenf düğümlerinin şiş olması süregelen bademcik enfeksiyonu (kronik tonsillit) için bademcik büyüklüğünden daha geçerli bir bulgudur.
ENFEKSİYONLAR NEDENİ İLE DOKUSU BOZULAN BADEMCİKKORUYUCULUĞUNU KAYBEDER.
VÜCUTTA BADEMCİĞİN ALINMASINDAN SONRA EKSİKLİĞİNİN BİLİNEN HİÇ BİR ZARARI YOKTUR.
Solunumu engelleyen çok büyük bademcikler ve geniz eti olan çocuğa 6. Aydan itibaren operasyon yapılabilir  (tıbbi kesin bir zorunluluk varsa yaş engel değildir).
Normalde endikasyon var ise 3 yaştan sonra bademcik ve geniz eti operasyonları rahatlıkla yapılabilir.

ADENOİDLER (Geniz eti-Geniz bademciği)
Genzi eti de denilen adenoidler aynı bademcik gibi lenfoid dokudadır.
Burun boşluğunun arka kısmı ile damağın yani boğazın üst kısmında yer alır.
Nasofarenx (geniz) deki lenfoid dokuların büyümeleri (hipertropisi) ve enfekte olmaları (iltihaplanmaları) ekseri bademcikler ile birliktedir.
 ENFEKSİYONLAR SONUCU BÜYÜYEBİLDİĞİ GİBİ ALLERJİK NEDENLERLEDE BÜYÜYEBİLİR.
Adenoidlerin büyümesi nasofarenx kubbesini doldurarak; havanın b urundan geçmesini önler ve kulakta nasofarenxe acılan östaki borularını tıkar orta kulak enfeksiyonu ve işitme bozukluğu yaratır.
Bu durumda; ağızdan soluma, süregelen burun akıntısı, burundan konuşma (rinolali) karekteristikdir.
Burundan solunum yapılamaması burundan geçişte ısınıp süzülen havanın direkt ağızdan soğuk ve süzülmeden alınması sonucu larenx de oluşan tahriş özellikle geceleri gelen öksürük krizleri ile karşımıza çıkar.
Adenoidlerin büyklüğünde: İştahsızlık, yorgunluk, horlama, huzursuz uyku, uykudan ağlayarak uyanma, tat ve koku duyusunda bozulma, büyüme, gelişmede durgunluk , giderek yüzün şekil bozukluğu (üst dişlerin öne itilmesi, yüzün çirkinleşmesi, ağzın devamlı açık oluşu nedeni ile aptal bir görünüm- Facies adoneicus) ayrıca diş gıcırdatma ve boyun lenf bezlerinde şişmede sık görülür.

ADENOİDEKTOMİ (GENİZ ETİ OPERASYONU)
·         Adenoidlerin çok büyük oluşu tekrarlayan enfeksiyonlar.
·         Östaki tüpüne etki (tıkama) ile orta kulakta sıvı birikimi (efüzyon) veya süre gelen orta kulak enfeksiyonu.
·         İşitme kaybı oluşturması.
·         Süregelen sinüsitis (sinüs deliklerinin tıkanması)
·         Sürekli ağızdan solunum ve abartılı horlama.
·         Uyku apnesi, uyku bozuklukları.
·         Adenoid yüz (aptal görünüm) gelişmesi.
·         Tekrarlayan veya süregelen naso farenjitis.
Geniz eti operasyonu için endikasyon oluştururlar.

ADENOTONSİLLEKTOMİ (BADEMCİK VE GENİZ ETİ OPERASYONU)
·         Sık tekrarlayan iltihaplar: yılda 5-7 atak, iki yıl süresince 5 atak, üç yıl süresince yılda 3
atak gibi .
 Özet olarak yılda ortalama 4 ten fazla atak olursa okul çağı çocuklarında 6 ayda 3-5 atak oluşursa  depo penisilin ile  koruma uygulanır ancak yakınmalar devam ederse operasyon şarttır.
·         Tekrarlayan bademcik iltihabına bağlı ateşli havale veya kalp kapakçık hastalığı oluşursa (operasyon; enfeksiyon sayısını azaltır ancak akut romatizmal ateşi önlemez)
·         Tedavilere inatçı süregelen bademcik iltihapları, tekrarlayan boyun lenf bezi iltihapları.
·         Peritonsiller apseler (bademcik ve çevre dokuyu saran yumuşak dokuda oluşan apselerdir çok ciddi bir tablodur).
·         Yutmayı ve solunumu güçleştiren, beslenme,gelişme,konuşma bozukluğuna sebep olan büyümüş geniz eti ve  bademcikler, devamlı ağız solunumu, abartılı horlama, uyku apnesi, uyku bozuklukları.
·         Kronik tonsillitis -süregelen bademcik iltihabı-( Bu tabloda bademcik kriptleri arasında beyaz renkli peynirimsi maddeler oluşur.)
·         Difteri taşıyıcılığı.
·         Bademcik tümörü şüphesi.
Bütün bunlar mutlak alınma sebeplerini oluştururlar.

RELATİF( NİSPİ) ENDİKASYONLAR
·         Cervical lenfadenid (Boyun lenf bezleri iltihabı).
·         Tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonu.
·         Beta hemolitik streptokok enfeksiyonlarından sonra oluşan sistemik hastalıklar örneğin(Akut  romatizmal ateş,  glomerulonefritis gibi).
·         Ateşli havalelere sebep olan bademcik enfeksiyonları.


OPERASYON: Enfeksiyon geçtikten iki üç hafta sonra yapılır.
Operasyon gerektiği, şart olduğu halde bademcik ve geniz etinin immün sistem için gerekliliği birçok ailede tereddüt yaratmaktadır. Ancak bunların immün sistem için gerekliliği immünolojik cevap ve hastalıkları önlemedeki rolleri bugün için şüphelidir.
KOMPLİKASYON:  En çok korkulan  kanamadır çocukların %3 ünde sıklıkla operasyondan sonraki ilk 24 saatte bazen de operasyondan 10 gün sonra oluşabilir.
Ödem:  Operasyon alanında nadiren oluşur ve solunum sıkıntısı yaratabilir.
KONTRENDİKASYON (Operasyonun yapılamama durumu) :
·         Pıhtılaşma bozuklukları.
·         Yarık damak.
·         Çocuk felci salgınları dönemi.
·         Boğazda akut enfeksiyon varsa.

·         Küçük dilin iki parçalı (bifid uvula) durumlarında çocuklarda hipernasal konuşmaya yol açacağı için operasyon yapılamaz.

BİR DOĞUM GÜNÜ HİKAYESİ - DETAYLAR DETAYLAR DETAYLAR


25 Ekim 2014 Cumartesi






Biriciğimizin doğum günü  preseslere yaraşır şekilde gerçekleşti. Tüm eksikliklerine, elekştirilere, aksiliklere rağmen içime sindi ve mutlu olarak ayrıldık mekandan. Uzun süren hazırlık aşamaları ve tüm detayları bu postta yazmaya karar verdim.

Doğum günü için aslında bir organizatör ile çalışmayı planlamış ve hatta kendisine peşinat dahi vermek suretiyle anlaşmıştık fakat yoğunluğu ve iletişim sorunu dolayısı ile kendisi ile çalışamayacağımızı kavradığımda zaman çok da fazla kalmamıştı aslında kendi kendime bu işe soyunmak için. Ancak azmettim ve bu işin bir organizatör olmadan da yapılabileceğini gördüm. Bu yazıyı biraz da çocuğunun doğum günü hazırlığını kendisi yapacak annelere fikir vermesi amacıyla yazıyorum.

Öncelikle ben temayı belirleyerek başladım hazırlıklarıma. Sayfalarca tema ve doğum günü araştırdım ve pek çok görselden fikir aldım. Özellikle hazırlık yapacak annelerin akıllı telefonlarına ya da PC'lerine Pinterest adlı programı yüklemelerini öneririm. Zira pek çok organizatör de oradan esinleniyor benim gibi. Ya da Hazır tema sitelerinden free olarak indirmek mümkün. Bunun için de google da "free party theme pdf download" yazmak yeterli. Ben bu anlamda hazır temalardan biraz daha özelleşmiş kendi temamı yaratmaya karar verdim ve Adobe İllustrator programı aracılığı ile kendi temamı kendim belirledim.

Hazırlanan temanın ardından tasarladığım doğum günü davetiyelerinden 30 adet bastırdım ve BAYKUSHANE den yaptırdığım mühürlerle süsleyerek whats up kullanmayan ağır abi, abla, teyze davetlilerime ilettim. Sosyal medyayı ve whats up’ı kullanan arkadaşlarımı ise davetiyeyi online göndermek sureti ile davet etmiş oldum.

Temamın içeriğinde hazırlanan printable'lar ve ölçüleri aşağıdaki gibidir: Dileyene örneği pdf olarak da gönderebilirim. (detay fotoğraflarına bu porttun en altından ulaşabilirsiniz)

1  adet Masa Arkası POSTERİ, *** ölçüleri 100*140cm sticker kağıda çıktı alındı
3 adet Hoşgeldiniz karşılama POSTERİ - ***50*70 cm sticker kağıda çıktı alındı ve biri giriş kapısına diğer ikisi camlara yapıştırıldı
1 adet SUDELİNA 2 YAŞINDA Duvar BANNER'I  *** 250gr Kağıda A3 sayfaları olarak çıktı alındı ve kesilerek kullanıldı.
1 adet  SUDELİNA 2 YAŞINDA Etek Ucu BANNER'I *** 250gr Kağıda A3 sayfaları olarak çıktı alındı ve kesilerek kullanıldı. (Not: ben onu da mekanın camlarında kullanmayı tercih ettim)
1 adet İYİ Kİ DOĞDUN Duvar BANNER'ı (Bunu da mekanın boş kalan başka bir alanında değerlendirdim)
60 Adet Büyük 60 Adet Küçük Daire STICKER (Popcorn Kutuları,boş kadehler, Hediyelikler vb. kullanıldı) - A3 sticker kağıda çıktı alındı.
60 Adet Kitap Ayracı Ön ve Arka Yüzü - *** 85-100 gr arası daha A3 boyutunda arkalı önlü basıldı ve pvc kaplanarak altın rengi Püskül ile süslendi.

SÜSLÜ KÜRDANLAR (Not: Ben bunları hazırlamama rağmen kullanmadım çünkü ikram hazırlamadım sadece restaurantın menüsü ve pasta ikram edildi)
45 Adet ÇİKOLATA SARGISI *** 80gr kağıda çıktı alınarak Ülker Çikolatalar kaplanarak sunum yapıldı.
45 Adet SU ŞİŞESİ SARGISI *** Sticker kağıda çıktı alındı
1 Adet POZ ÇERÇEVESİ - *** 70*100 fotoblok baskı alındı ve Beyaz Lale çiçek marketten alınan çiçeklerle süslendi
60 Adet POPCORN KUTUSU (Hiç kullanılmadı çünkü annem mısır patlatıp getirmeyi unuttuJ
75 Adet AMERİKAN SERVİSİ  75 Adet (Keşke daha fazla sayıda çıktı alsaydım çünkü bazı masalara servis yetmedi)




Tema netleştikten sonra kızım ve kendim için kostüm sorununu aşmam gerekiyordu. Sudelina’nın kostümünü Sevgili MİNELEV (www.minelev.com) hazırladı ve çok severek giydirdim. Tokalarını ve kemerindeki çiçeği BEYAZ LALE ÇİÇEK MARKET'ten alarak kendim tasarladım. Havanın çok soğuk olma ihtimaline karşı kostüme uygun tasarladığımız bolero ise hiç giyilmedi. Kendi elbisemi GUSTO’dan temin ettim.








Saç çiçeğim kızım ile takımdı ancak kızım bant takmayı reddedince sadece ben saç aksesuarımı kullandım fotoğraf çekimlerinde. Bence gayet sevimli oldu. (Not: Eminim sevimsiz bulan, abartı bulan ve hatta kusur bulan olmuştur ancak ben çok severek kullandım.) Sözkonusu çiçeklerin tasarımcı da DİLASEKMAN dır. Kendisinin tasarımlarına göz atmanızı tavsiye ederim. Muhteşem anne kız kombin aksesuarları mevcut ve çok tatlı dilli biri.




Armağan olarak hazırladığımız 3 farklı hediye vardı. Bunlardan ilki elbette OKUYANANNE’yi temsil edecek kitap ayracı. Diğeri “Sudelina’nın sizde 40 yıl hatırı olsun diye” yazan türk kahvesi kesemiz ve içinde Sudelina’nın fotoğrafının olduğu minik melek figürlü magnet fotoğraf çerçevesiydi. Tüm bu armağanlar için tema renklerinde armağan poşetlerini ise İzmir Yenişehir’deki bir matbaada yaptırdım.



Mekan olarak ilk tercihimiz canlı müzik eşliğinde aperatif menüsü olan ÇAMLARALTI Restaurant olmasına rağmen yakınlığı dolayısı ile sonradan TAZECİK RESTAURANT’ta yapmaya karar verdik. (Not: Tazecik Restaurant’in yeni adı DENİZİÇİ RESTAURANT olmuştur ve artık daha da nezih bir balık mekanıdır. Yakın zamanda Fasıl ekibi ile hizmet vermeye başlayacaktır. İzmir’lilerin aklında olması gereken alternatif bir mekandır. Çocuklu aileler için uygundur). Mönü olarak da yetişkinler için Köfte, patates, pilav, garnitür’den oluşan tabak, salata ve meşrubat; çocuklar için ise Hamburgeri kızartma patates pilav meyvesuyu/ayran menüyü uygun gördük.

Bir doğum gününün olmazsa olmazı elbetteki pastadır. 3 Katlı, görkemli ve lezzetli pastamızın mimarı NEFİS KOKULAR ŞERMİN’dir. Kendisine Pinterest’te bulduğum ve kişiselleştirmesini rica ettiğim pastanın fotoğrafını göndermiştim. Burada mütevazi olamayacağım çünkü beklentimin ötesinde bir pasta tasarlamış bizim için. Şu ana kadar konuştuğum herkes gerçekten adı gibi nefis olduğunu söyledi. (Eleştirenler oldu ise de henüz bana ulaşmadı) Lezzetine Güvenliğim ve hatta kefil olduğum Şermin beni yine şaşırtmadı. Organizasyon günü erken gelerek masayı hazırlama konusundaki yardımı için ayrıca teşekkür ederim kendisine. Eğer hayatınızda daha önce yemediğiniz kadar lezzetli pasta yemek isterseniz Şermin ile tanışmanızı öneririm. İletişim bilgileri için bana ulaşabilir ya da kendisini web sayfası, sosyal medya gibi mecralardan takip edebilirsiniz.

Fotoğraflarımızı değerli arkadaşımın eşi usta fotoğrafçı SDTART-PHOTOGRAPHY Sedat Yalınkılıç çekecekti ancak şehir dışında olacağını öğrendik. Özel günümüze katılamasa da varlıkları, güzel enerjileri ve güzel dilekleri ile katılım sağladılar. Fakat bir başka değerli arkadaşım BERFU TAD bu eksikliğimizi giderdi sağolsun. Kendisine ve değerli eşi Dr. Levent TAD’a çok teşekkür ederim.

Birileri tarafından bol eleştiri alan ve memnuniyetsizlikleri dile getirilen bazıları için ise gayet eğlendirici olduğu vurgulanan ve tema ile uyumlu kostümü ile çocukları eğlendirmek amacıyla tuttuğumuz  animatör Sindirella Ablamız ise İZMİR PLUS ORGANİZASYON tarafından yönlendirilmiştir.

Bence o gün hiç de anlamında kullanamadığımız ve görseli gerçekten şahane olan Pink&Mint piyatamız JOU JOU PARTİ VE AKTİVİTE MERKEZİ tarafından hazırlanmış olup her çocuk için 6 adet olmak üzere içinde 120 minik hediye oyuncak balon şeker çikolata sakız ..vb içermekteydi. Görseli ve içeriği muhteşem pinyata maalesef o gün ziyan oldu, amacına hizmet etmedi. O da nazar boncuğu olsun değil mi?

Masa örtüsü aynı mekanda yapılan bir doğum günü için öncesinde dikilmişti. Ben tüllerini yeniden diktirmek ve gold fiyonk & çiçekle süslemek suretiyle tema ile uyumlu hale getirmeye çalıştım. Bunun için 11 metre gold tül temin ettim ve anlaştığım bir terzi aracılığı ile partiye hazır hale getirdim. Bir gün aynı mekanda ya da aynı ölçülerde bir masa örtüsüne ihtiyacınız olursa seve seve verebilirim.

Birbirinden değerli dost arkadaş ve tanıdıklarımızdan çok değerli hediyeler geldi. Hepsine ayrı ayrı teşekkürü bir borç bilirim. Katılımları bile benim için yeteri kadar güzel bir armağandı. Ancak armağanlardan biri verildiği an itibari ile çok özel ve önemliydi. Çünkü SUDELİNA için özel olarak tasarlanmış bir anı defteri ve kalemi idi. İnce bir düşünce, güzel bir armağan, harika bir fikir bence çünkü ben anı defterimizi evde unutmuştum telaştan. Kızım için güzel dilekler tek tek o satırlara yazıldı. Ömürlük bir anımız daha oldu…

Katılımı ile bizleri onurlandıran tüm dostlarıma teşekkür ederim. Onur Konuğum BÜNYAMİN DEMİR’i anmadan geçmek istemiyorum.

Gönderdikleri telgraflar ile bizi onure eden Eski Bakanımız Binali YILDIRIM ve 3 milletvekili ile çok değerli doktorumuz Oktay DİKMEN’e özel bir teşekkürü borç bilirim.

Beni tüm gün destekleyen, eksiklikleri gidermek için erken gelen ZELİŞ KURT  iyi ki varsın.
102 kişinin katıldığı ve yaklaşık 45 kişinin mazeret belirterek katılamadığı bir doğum günü oldu. Kimileri güzellikleri gördü güzel günümüzü paylaştı bizi mutlu etti, kimileri eksiklikleri aksaklıkları gördü arkamızdan konuştu. Bu da çok doğal. Hangi organizasyonda kaç kişi memnun edilir ki? Önemli olan benim içime sinmesiydi elbette ve ben çok keyif aldım kızım için özel bir gün tertiplemenin varlık sebebimin büyümesinin haklı gururunu yaşadım.




ANNELER DİKKAT! ÇOCUKLARDA ENKOPRESİS (Dışkı Kaçırma)


12 Ekim 2014 Pazar

ENKOPRESİS (Dışkı Kaçırma)

Fiziksel bir anormallik olmadan 4 yaşından sonra (kaka kontrolü 4 yaşından önce yeterli olmayabilir).
İstemli veya istem dışı olarak uygun olmayan yerlere çocuğun dışkılaması olayıdır.
Erkek çocuklarda 6 kat daha sık rastlanır.
Tuvalet eğitimine erken başlama, bunun için aşırı disiplin uygulama karşısında çocuğun bilinçaltı bebekliğe dönüş isteği veya aşırı disipline karşı bir başkaldırıdır.
 16 yaşından sonra nadir rastlanır. Tedaviye çok dirençlidir zeka özürlülerde ömür boyu sürebilir.
Kardeş doğumu, aile içi anlaşmazlık, çocuğun çok sevdiği aile bireylerinden ayrılması, aile içi ölümleri takiben daha çok görülür.
Bu çocuklar bir öfke veya öç alma ifadesi olarak çevrelerini tedirgin etmek için koltukların üzeri, yeni silinmiş temiz bir masa örtüsü, tertemiz bir halı üzeri gibi uygun olmayan yerlere dışkılarlar.
Bazı otörler çocuğun dışkısını kendisinin bir uzantısı gibi hayal ederek tuvalette sifonun çekilmesi ile bedeninin akıp gideceği düşüncesi ile tuvalet dışı dışkılamayı seçtiklerini ileri sürerler.
Enkoprisiste Tedavi: Anal fissüre bağlı ağrılı dışkılama, aşırı titizlikten, okul veya başka bir yerde tuvalete gitmek istememe, kronik kabızlık sonucu dışkılama duyusunun azalması gibi durumlarda dışkı yumuşatıcıların uygulanması.
Sorumluluk ve özgüven kazanmaları için; yemeklerden sonra tuvalete oturtup dışkılama egzersizleri.
Çamaşırlarının temiz kaldığı her gün için ödüllendirme.
Kirlenmiş çamaşırlarınının kendine yıkattırılıp yerleştirmesini isteme.
Tuvalet korkusunun giderilmesi  için psikolojik yaklaşımda bulunma.

Akıbeti çok iyidir ergenliğe ulaşıldığında zeka özürlüler hariç hepsi iyileşirler.

Not: Bilgiler Sayın Dr.Oktay DİKMEN tarafından kaleme alınmış olup kendisinin üzün ve onyı ile yayınlanmıştır.

DOĞUM GÜNÜ HAZIRLIĞI DENEN MERET


Doğum günü hazırlıklarımız tam gaz devam ediyor.Aman ne zor bir süreçmiş bu böyle. Keşke tutuverseydim bir organizatör tak tak verseydim emirleri, ayy o öyle olmamış , şu şöyle olsun, ayy içime sinmedi şöyle olsa vb deseydim ne uğraşıyorsam deli gibi.

Hırs yaptım sanırım azıcık bu işi. İyi olsun istiyorum, farklı olsun istiyorum, en önemlisi ise içime sinsin istiyorum. Derdim öyle exculusive bir parti yapıp adımdan söz ettirmek falan değil valla billa. Ben mutlu olayım, gelenler mutlu ayrılsın azıcık da gözümüz gönlümüz açılsın derdindeyim.

Ama zor iş arkadaş. Parçadan bütüne ulaşacaksın resmen. Önce tema düşüneceksin sonra o temaya ilişkin printableları hazırlayacaksın (not: bu işi azıcık adobe biliyorsan benim gibi kendin yapacaksın bilmiyorsan da yapacak birini bulacak ve derdini anlatacaksın).

Aman kıyafetleri ona uysun, ayy ayakkabı kombini bozmasın kısmı var bir de ki beni en çok zorlayan kısım o oldu.  Sadece 6 gün var doğum gününe ancak hala bir kostümümüz yok :) aklımda deli fikirler var da zaman çok az kaldı be güzelim. Elimden zerre dikiş gelse ona da el atacağım içime sinsin istediğim gibi olsun diye ama benim terziliğim düğme dikmeyi geçemedi henüz.

Eee masa örtüsü olmasın mı temaya uygun yani, masa öyle boş boş sırıtsın mı yani, hadi bakalım masanın ölçüsünü al hazırlayıver bir zahmet bir örtü. Valla ben henüz dikilmiş zemin kumaşına sahibim de bir de onları süslemesi var bakalım o aşamada ne halt edeceğim. Pazartesi, salı mint yeşili tül arayışına girerek konuya balıklama dalmaya kararlıyım.

İşin pasta börek  kısır dolma kısmını ucuz kurtaracağım çünkü organizasyonumuz yemekli olacak (ayy hakikaten pek ucuz olacakmış) ama bu durum pasta ve kurabiyeden yırtacağım anlamına gelmez. Pasta için tüm pinterest bir milyon kere tarandı alternatifler belirlendi ve yapacak maharetli hatun ile iletişime geçildi o kısımda sorun yok gibi. Yaa cupcakeler? Onu da aynı maharetli ellere bırakacağım valla hiç zamanım yok. E bi zahmet kurabiye olayını ben yapayım daha fazla masraf olmasın diyorum. Şeker hamuru, malzeme ve tarif hazır, son günü son saatleri bekliyorum belki bir yardım etmek isteyen çıkar allah rızası için bana.

Palyaço&ses müzik organizasyonunu da halletim gizliden gizliden. Piyata işi Jou Jou Bahar Hanımlarda (ay bu pinyata çok mu gerekliydi bilemedim ya neyse). Fotografçımız hazır sayılır.

Hediyeliklerimin bir kısmını kendim yaptım :) bir kısmı yetişirse kargo ile gelecek ehh artık yetişmezse kısmet :)) İşte yetişip yetişmeyeceği muallak olan hediyelikler var ya işte onlar için temaya uygun karton poşet buldum lay lay looom. Yarın onları teslim alacağım.

Davetli listesini gözden geçirip teyiy almak gerek bir de kişi sayısı saptamak için. Amann ben zaten mekana 50 - 100 arası dedim gelen gelsin mi desem acep?

Offf sıkıldım vallaha yazmadığım bir ton detay var daha. Yok amerikan serivsi basılacak, yok püskül takılacak (evet evet püskülleri aldım allahtan) vay efendim daha su şişeleri süslenecek (daha şişe bile almadım ki) çikolatalar kaplanacak (ay çikolata demişken canım çekti keşke almış olaydım götürürdüm şimdi bir tane). Neyse bu kadarcık yazmak bile sıktı beni okuyanlar daha fazla sıkılması vel hasıl kelam: Doğum günü organizasyonunu iyi bir organizatörle halletmek en iyisi sanırım ruh sağlığı açısından. Psikopat gibi detay peşinde oradan oraya sürükleniyorum beni koru ya Rab.


PUCCA GÜNLÜK VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ / ANNE SEVGİSİ EKSİKLİĞİNİN GERÇEK HAYATA YANSIMASI


PUCCA GÜNLÜK VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ / ANNE SEVGİSİ EKSİKLİĞİNİN GERÇEK HAYATA YANSIMASI

Bu hafta Pucca 2.günlük de bitti ve yine çok eğlendim. Ancak sadece eğlenmekle kalmayıp Pucca'nın çocukluğu ve psikolojisi hakkında uzun uzun analizler yaptım kendimce ve konuyu yeni başladığım Pedagog Adem Güneş'in "Çocuk Terbiyesinde Doğru Bilinen Yanlışlar" adlı kitaptan alıntılarla şöyle özetlemem mümkün:

 "Kavgalarımıza hırçınlıklarımıza baksak hangi çılgınlığımızın temelinde 'sevgi' ihtiyacımız yatmaz ki (sayf:41)
  • "Meşhur Psikiyatr Alice Miller, Yetenekli Çocuğun Dramı isimli eserinde, çocukluk yıllarında anne babalardan yeterli sevgiyi alamamış kişilerin, bir ömür boyu o doyamadıkları sevgiyi başkalarında arayacağından bahseder; ama bu sevgi arayışı boşunadır. Çünkü çocukluk yıllarında anne babalarından bir türlü doyasıya sevgi alamayan bu kişilerin karşılarına asla o sevgi ihtiyacını karşılayabilecek birileri çıkmayacaktr. Çünkü o sevgi özeldir. O sevgi 'zaman' itibari ile özeldir. Karşılıksız verilmiş olması itibari ile özeldir. İhityaç duyulduğu an verilmesi itibari ile özeldir..."
  • "Çocukluk yıllarında yemeden, içmeden daha önemli olan şey, sevgiye doymasıdır. Bir çocuk için anne sevgisi farklıdır. Doyurucu ve özeldir. Başkalarının sevgisine benzemez. Bir çocuk herkesten yeterince sevgi alsa da, yine anne sevgisine muhtaçtır. Ve anne sevgisine doymadan büyümüş bir çocuk bu ihtiyacını bir ömür boyu sırtında bir yük gibi taşıyacak, kendisini delice sevenler olsa da sevgi ihtiyacını bir türlü karşılayamayacaktır"
  • " Önemli olan çocuğun ihtiyaç duyduğu an anne sevgisini almasıdır. Yaarın değil... Akşam değil... Bugün. Hem de hemen 'şimdi'"
İşte Pucca'nın hayatındaki çözümleme bu noktada olmalıdır. Pucca anne sevgidi, ebeveyn ilgisi görmediği gibi bir de üstüne üstlük üvey baba tacizine maruz kalmış, annesi tarafından önemsenmemiş, kardeşlerinden ayrılmak zorunda bırakılmış, örselenmiş ve arkadaşları tarafından dışlanmıştır. İşte tam da bu noktada Pucca'nın hayatına giren erkeklere tapma ihtiyacı doğmuş, korunma sevilme güdülerini onlarda doyurmak zorunda hissetmiş ve her karşısına çıkan erkeğe aşık olma eğilimi göstermiştir. Aşklarında sadıktır. Aşklarında beklentisi kısa ve özdür aslında. Anne sevgisi, ebeveyn ilgisi aramaktadır Pucca...

İlk iki günlükten çıkardığım sonuç, vardığım netice bu olmakla birlikte psikolog ya da psikiyatr olmadığım için adını koyup sözcüklere dökemediğimpek çok psikolojik öğe barındırmaktadır aslında Pucca'nın hayatı. Konunun uzmanları için iyi bir vaka çalışması alanıdır.

Hayatını seks, ilgi, sevilme gereksinimi, erkekler, alkol ve evlilik isteği üzerine kuran Pucca, ettiği onca küfürlere, beddualara rağmen benim için savunmasız bir kız çocuğudur hala.

Günlüklerin devamını alıp okumayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Mutfak güzeldir, hele ki Güllü Ar-Yıldız Bone Porselen Kahvaltı Takımı varsa.


5 Ekim 2014 Pazar

Ben her ne kadar anne-çocuk, sağlık ve kitap ağırlıklı yazmaya odaklanmış olsamda tam manasıyla bir dekorasyon, ev eşyası ve mutfak aşığıyım da aslında.

Özellikle mutfak ve porselen aşkımı beni yakından tanıyanlar iyi bilir.

Son zamanlarda biraz da güllü model takıntım başladı desem yerinde olacaktır. Pembe, sıcak ve sevimli güllü modellere hiç dayanamıyorum. Ve bu aralar işte bu kahvaltı setini kestirdim gözüme :) Fiyatı ulaşılamayacak seviyelerde değil, bone porselen, şık ve güllü. Bunu da temin edersem gül kategorisini tamamlamış olacağım. Model çok şık ve AR YILDIZ marka. Biriciğim Sudelinamın doğum gününden sonra ilk hedefim olacak gibi kendileri.

Yemeğin lezzeti kadar sunumuna da önem vermenin ve hatta gözden önce gönlü doyurmanın gerekliliğine inanıyorum bir anlamda. Yediğim, içtiğim mutfak araç gereçlerim şık ve estetik olmalı. Sunumları tatmin etmeli beni tadından önce. Haksız mıyım sizce?

SEMA MARAŞLI - EŞİM AŞKIM OLSUN / KÜÇÜK KIZ


Kitap okumak vazgeçilmezlerimden en önceliklisidir. Farklı türlerde kitaplarla, farklı kapıları aralamaya bayılırım ben küçük kızım, biricik Sudelinam’dan fırsat buldukça. Genellikle otobiyografik romanları, tarihi arka planda işleyen kitapları, polisiye serileri ve  araştırma yazılarını tercih etsem de  zamanla değişik türlere kayma eğilimi gösteririm. Biraz da yazarcı olduğumu itiraf etmeliyim sanırım.

Tarzını, üslûbunu sevdiğim bir yazarım tüm eserlerini edinip okumak ve kütüphanemde onlara özel bir yer açmak benim için önemlidir. Sevdiğim pek çok yazarın serisini tamamlamış bulunmaktayım. Her ne kadar” ögg” gelse de kisişisel gelişim ve iletişim odaklı kitaplardan bazen öyle yazarlarla karşılaşıyorum ki, yine seriyi tamamlamadan edemiyorum. İşte bunlardan biri Sayın Sema MARAŞLI.

Sema Maraşlı, kadın-erkek, aile, evlilik  kavramlarına ilişkin vermek istediği mesajları “şunu yap, şöyle de, şunu uygula” şeklinde değil de, öykülerle içselleştirerek anlatmaktan yana. İşte bu da onu farklı kılıyor. Hepimizin bildiği ancak farkındalığımızın olmadığı pek çok küçük ayrıntıyı koca bir yumak halinde sunuyor bize. İlişkileri yıpratan noktaları, aşkı öldürdüğünü düşündüğümüz ayrıntıları su yüzüne çıkarıyor bir bir. Biraz da kendimizi sorgulamamızı sağlıyor. Okurken insan mutlaka bir hikayenin bir paragrafında buluveriyor çözümü. Bunu daha önce neden düşünmedim değil de bunu neden fark etmedim ki dedirtiyor kendimize.

Sözün özü… Seriyi çok severek tamamladım.

Bendeki seriyi oluşturan kitaplar şunlar:
Kulak Aşık Olurmuş Gözden Evvel
Muhabbet Olsun
Sevmek Bu Kadar Güzelken,
Tatlıya Bağlayalım,
Eşim Aşkım Olsun,
Eşimin Eşi Yok,
Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz,
Mutlu Evlilik Okulu
İlk okuduğum kitabı olan Eşim Aşkım Olsun’un ilk hikayesini okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

 KÜÇÜK KIZ
“Allah rızası için.”
Bülent, avucunu açmış ona doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. “Sapasağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir.” diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı birde sinirlenmişti. Alaycı bir ses tonuyla:
“Ekmek parası mı istiyorsun?” diye sordu.
“Hayır, çikolata parası lazım!”
Bülent’in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. “Espri yeteneği olan dilencinin hali başka oluyor.” diye düşündü.
“Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?”
“Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz onu da bulamadıysak aç yatarız.”
Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.
“Bugün karnınız doydu üstüne tatlı mı canınız istedi?”
“Fakirin canı mı olur ki, canı tatlı istesin beyim.”
“Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış standupçı mısın?”
“Hiçbiri değil sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü ona çikolata götürmek istiyorum.”
“Doğum gününde yaş pasta alınır, bildiğim kadarıyla?”
“O bizim için değil, zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Karım çikolatayı çok sever.”
Adamın söyledikleri Bülent’in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş, sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlar. Dalgalar sıkıntısını alıp giderdi. Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek hiçbir şey onu rahatlatamıyordu. Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. “Acaba söyledikleri gerçek mi yoksa uyduruyor mu?” diye düşündü.
“Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?”
Bülent’in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı. Bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı cebinden.
“Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım. Fakat bugün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya… Hiçbir iş bulamadım.”
Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.
“Oturun biraz dertleşelim bari.” dedi.
Adam çekingen çekingen oturdu yanına.
“Yok mu eşin dostun borç alacak bir akraban?”
“Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.”
“Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını?”
“Çok hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.”
“Aşk, hem de otuz yıl süren bir aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.”
“Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.”
“Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Duruma göre sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.”
“Ben ilkokulu bile bitirmedim öyle formül falan bilmem.”
“Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Ben de altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz her şeyimiz var ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?”
“Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.”
“Öyle deme şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikâyet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?”
“Altın tasın kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, her gün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde mutlu olur ancak.”
“Sizin mutluluğunuzun sırrı bu mu?”
“Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.”
“Bir kadına değerli olduğu nasıl hissettirilir peki?”
“Küçük kızı severek.”
“Küçük kız mı? Hangi küçük kız?”
“Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen küçük bir kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutlu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.”
“Nasıl yani?”
“Küçük bir kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?”
“Haklısın. Benim dört yaşında bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır: ‘Babacığım beni ne kadar seviyorsun?’ diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda dolanıp durur, ben kıyafetini fark etmezsem ‘Baba güzel olmuş muyum?’ diye sorar. ‘Güzelsin, çok yakışmış.’ deyince mutlu olur.”
“İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olur da seksen, doksana kadar yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona ‘bebeğim’ diye hitap ediyorum, çok hoşuna gidiyor. ‘Bebeğim bana bir çay yapar mısın?’ dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.”
“Hiç kavga etmez misiniz siz?”
“Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.”
“Benim eşim çok ciddi bir kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.”
“Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi ya da en yaşlı kadının bile içinde o küçük kız mutlaka vardır.  Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar sana. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri istemezler; yumuşak dokunuşları severler.”
“Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor, o zaman eve çok yorgun gidiyorum.”
“Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek o kadar da zor değil. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek, dinlendirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan sen ne kadar mutlu olabilirsin.”
“Haklısın da ben de bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.”
“Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar erkekleri para için sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım, günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman kulaklarına aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık takamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek bir elbise gibi yumuşacık sardım, mutlu ettim onu.”
Adam ayağa kalktı:
“Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sen de git evine küçük kızın gönlünü al; belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.”
Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.
“Sizi tanıdığıma çok memnun
Elini bıraktı, koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.
“Hadi gel, eşin için şuradan çikolatalı yaş pasta alalım.”
Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla evinin yolunu tuttu. Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı. Evine girdiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadıktan sonra eşinin önüne koydu.
“Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri.”
İnci hiç konuşmadı.
“Sorsana niye diye.”
“Niye?” diye sordu İnci kızgın kızgın.
“Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadınının midesine gidecek.” dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı, aynı zamanda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.
“Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.”
“Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu istediğim, beklediğim bir şeydi ‘Bak senin için sevdiğin meyveleri aldım.’ demen; ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.”
“Özür dilerim seni kırdığım için.”
Sonra Bülent yere diz çöktü.
“Cezam neyse razıyım; ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme.”
Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette komik görünüyordu. İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.
“Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin.” dedi.
Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü. Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.

MENENGOKOK AŞISI




MENENGOKOK AŞISI

Neirseria Menengitis (menengokok) .Beyin ve omuriliği çevreleyen  zarların iltihabına yol açan ,
Menengokoksik menenjiti oluşturan bir mikroptur. Çok sık rastlanmayan ancak invaziv (istila edici) , hızla yayılan bir mikrop olduğundan menengokoksemi (mikrobun kana karışması) olduğunda 24 saat içinde %10-15 ölümle sonuçlanır. Sağ kalanlarda da; işitme kaybı, zeka geriliği, sara krizleri, felçler, gangren sonucu uzuv kaybı gibi kötü izler oluşur.

Hastalığa yakalananların %50 si 2 yaşın altında en çok 0-1 yaş aralığındaki çocuklardır. Bluğ çağı çocuklarında da hastalığın görülme sıklığı artar.

1 yaş altındaki çocuklar, kreş, yatılı okul, kışla gibi yerlerde toplu yaşayanlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar çeşitli nedenlerle dalağı alınmış olanlar mikrobu taşıyan kişi ile direkt temas edenler ve sağlık personelleri risk grubunu oluştururlar.

Bakteriyel (cerehatli) menenjitlerin en sık etkenleri S.Pnömonia (halk arasında zatürre aşısı diye adlandırılan) pnömokok aşısı ile, hemophilüz ınfluenza B (5'li karma içindeki) HIB aşısı ile korunmaya alınmış bu aşıların uygulamaya başlanmasından bu yana da bu mikropların sebep olduğu bakteriyel menejitlerde çok büyük azalma olmuştur.

MENENGOKOK AŞISI   Neirseria Menengitis mikrobuna karşı bir aşıdır.

2005 yılından beri U.S.A ve ileri ülkelerde uygulanmaktadır. Ülkemizde 2013 yılında kullanıma sunulmuştur.
Dünya sağlık örgütü yüksek ve orta riskli bölgelerde aşıyı şart koşmaktadır.

Afrika, Suudi Arabistan memenjit kuşağı olarak bilinir ve yüksek risk bölgesidir. Ülkemiz orta riskli bölgededir.

Menengokok mikrobunun 13 tipi vardır. En çok hastalık yapan 5 tipi (A,B,C,Y,W-135) A tipi Afrika da
C tipi İngiltere de yaygındır. Bugün kullandığımız aşı B tipi hariç diğer 4 tipe karşı etkili Konjuge Menengokok aşısıdır.
Ülkemizde en çok W-135 ve B tipi daha az oranda da A ve B tipler görülmektedir.
 U. Beyazova -M. Ceylan
B tipine karşı aşı geliştirilmekte aşamasındadır.
Hastalığın şekli ve mikrobun tipi yıllar içinde ülkemiz bölgelerine göre de değişiklik göstermektedir.
Dünyanın tüm coğrafi bölgelerini kapsayan bir aşı henüz geliştirilememiştir.
Aşının uygulanışı: 9-23 ay yaşlarında 3 ay ara ile 2 doz 2-11 yaşlarında tek doz adale içi şeklindedir.


Not: Bilgiler Dr.Oktay DİKMEN tarafından kaleme alınmış olup tarafımdan yayınlanması kendisinin izni iledir.
© Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı
Maira Gall
Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.