SCIO QUANTUM Cihazı Deneyimlerim @Okuyananne


28 Mayıs 2016 Cumartesi



Farklı, spiritüel ve sağlıklı bir deneyim…

Kişi her zaman kendini tanıdığını sanır; kendisini en iyi tanıyan kişi olduğunu bilir ve gerek fizyolojik, gerek psikolojik gerekse ruhsal anlamda dengesizliklerini maskeleyerek dengede olduğuna hem çevresini hem de kendisini inandırır.

Peki, dengede, güçlü ve sağlıklı görünümümüzün altı her daim dolu mudur?

Fizyolojik/bedensel rahatsızlıklar için hekime, psikolojik çıkmazlarımız için psikolog/psikyatr/psikoterapistlere giderken ruhumuzu da dengeleyebiliyor muyuz?

Yuttuğumuz avuç dolusu ilaçlarla, hastalıklarımızı sorunlarımızı temelden yok edebiliyor muyuz? Yoksa belli başlı semptomları ortadan kaldırarak hastalığımızı sorunlarımızı yalnızca maskeliyor muyuz? Asıl soru kendimizi yeteri kadar gerçekten tanıyor muyuz?

Bedensel hastalıklarımızın pek çoğu eğer kalıtsal olarak genlerimizden aktarılmamışsa, zihinsel ve ruhsal olarak yaşadığımız travmalar, sorunlar, stress ve yaşanmışlıklarla ortaya çıkar ve kendini gösterir. Vücudumuzun verdiği hastalık sinyalleri bir anlamda ruhumuzdaki ve zihnimizdeki birikimlerin su yüzüne çıkmasıdır.

Peki, hem fiziksel, hem zihinsel hem de ruhsal olarak tamamen arınmak ve sağlıklı olmak mümkün müdür?

İşte bu anlamda, sizlere yaşadığım şahsi deneyimlerimin de ışığında holistik iyileşmeden bahsetmek istiyorum.

Holistik İyileşme kavramı; ülkemizde yeni yeni bilinmeye ve keşfedilmeye başlanmıştır. Temelini teknoloji-bilim ve tıp oluşturuyor. Teknolojinin baş döndüren ilerlemesi, bilimin alanında yaptığı araştırmalar ve tıp dünyasının önde gelen isimlerinin de katkısı ile artık yeni keşifler ve olağanüstü sonuçlara ulaşmak mümkün.
Günümüz çağında biz her ne kadar her zaman takipçisi ya da öncüsü olamasak da büyük bir hızla ilerleyen teknoloji ile bilimin olağan üstü çabaları meyvelerini vermeye başladı. Bu meyvelerden biri de tıpkı yapay zeka uygulamaları, elektrofizyolojik gelişimler, bio-rezonan sistemlerinin güncel uygulamalara uyarlanabilmesi ile ortaya çıkan quantum cihazlarıdır.


Öncelikle Quantum sözcüğünün ele alacak olursak; atom düzeyindeki hatta atomdan daha küçük parçacıkların fizik kuralları olarak ortaya çıkar. Quantum Teorisi, bilim ve insanlık tarihinin üzerinde en çok kafa yorduğu, en çok tartışılan teorisidir diyebiliriz. Bu teori atomik olaylardaki enerjiyi açığa çıkarabileceğimizi gösteren bir fizik teorisidir.

Öyleyse; Quantum Cihazları ile iyileşme modellerinin vücudumuzdaki enerji akımlarını kontrol ve tespit eden iyileştirme modeli olduğunu söyleyebiliriz basitçe.

Çalışma prensibi olarak sadece vücudumuzdaki elektriksel iletilerin kontrolü sonucu analiz yapabilme özelliği ile alt ve üst kimliklerimizin, duygularımızın, bilinç ve bilinçaltı düzeylerimizin taranması ile bir anlamda kişisel haritamızın tamamen çıkarılarak söz konusu haritada denge durumunu bozan alanların yine enerji akımları kullanılarak dengeye getirilmesi olduğunu söylemek mümkündür.

Elbette konunun daha bilimsel, daha teknolojik açıklamaları mümkündür. Ben şahsi bilgi ve deneyimlerim doğrultusunda özet şekilde aktarmaya çalışıyorum.

Ben bu hafta işte bu cihazlardan biri olan SCIO (Scientific Consciousness Interface Operations System – Bilimsel Bilinç Ara Yüzü İşletim Sistemi) Cihazını İç Hastalıkları Uzmanı Sayın A. Murat Balanlı’nın ofisinde deneyimleme ve sonuçlardan büyülenme fırsatını buldum.

Sayın Dr. Murat Balanlı  ile daha önce yapmış olduğumuz röportajında kendileri SCIO Cihazından bahsetmişti. Ben de uzun araştırmalarım ve deneyimli hasta geribildirimleri sonucu bizzat deneyimlemeye karar verdim.

Sürecin başlangıcında her yeni teknoloji ve uygulamada hissettiğim heyecan ve endişeyi duyumsadım. Farklılıklar ve alışılagelmişin dışında olan her şeyi merak ettiğim ve bizzat deneyimlemek istediğim için bu benim için büyük bir anlam ifade ediyordu. En güzel yanı da sıradan bir keşif olmayacaktı. Hem fiziksel hem zihinsel hem de ruhsal olarak tam bir taramadan geçecektim, benim bildiğim ben ile makinanın göstereceği ben arasında kim bilir ne denli farklılıklar çıkacak diye de epey endişeliydim açıkcası. Hepimizin olduğu gibi ben de zaman zaman bilinmezden korkuyorum.

Önce resimdeki örnekte gördüğünüz gibi bir rahatlama koltuğuna oturup başıma, kollarıma ve bacaklarıma EKG aparatlarına benzer iletkenler takıldı. Yaklaşık 3 dakika cihaz ile vücut arasında kalibrasyon sağlandı ve 5 dakika kadar vücudu tarama gerçekleştirildi. Son beş dakikalık tarama sırasında hekim dışarı çıktı, kendi enerjisinin de cihazı etkileme olasılığını ortadan kaldırmak için çıktığını belirtti. O süreçte ben hiçbir şey hissetmeden koltukta uzandım. Doktorum geldiğinde bir süre daha cihaz ile tarama devam etti ve ben cihaza bağlı dinlenmeye devam ederken hekimim almaya başladığı sonuçları değerlendirmeye başladı. Elbette ben de sonuçlarımı heyecanla bekliyor, mevcut heyecanımın da sonuçlara yansıyıp yansımayacağı gibi saçma düşüncelerle kendimi oyalıyordum.


Yorumlanan verileri duydukça hem çok şaşırdım hem de bir cihazın beni bu kadar iyi tanıyabileceğime ihtimal vermemiş olduğumu fark ettim.

Öncelikle fiziksel değerlendirmemde boyun bölgemde sinyal vermişti, ki boynumda boyun düzleşmesi ve sinir sıkışmasından muzdarip olduğumu itiraf etmeliyim.

Sonra anne karnındaki süreç dahil tüm hayatım boyunca yaşadığım travmaları hangi yıllarda kaç yaşımda yaşamış isem hepsi su yüzüne çıkarıldı. Meğer ben bilinç altımda ne çok yük taşıyormuşum, durup düşününce anımsadığım. Daha doğrusu SCİO Cihazı ile tarandığımda gün yüzüne çıkardığım. Çocukluk çağlarımda etkilendiğim, yetişkinlikte üstesinden geldiğimi sandığım ancak bilinçaltımın derinlerinde yaşattığım tüm travmalar su yüzüne çıktı bir bir. Bunlardan biri orta okulla yıllarıma denk gelen bir çocuğun yangın sonrası kömürleşmiş bedenini görmüş olduğum yıllara ait bir travma idi. Bir diğeri arabamı ilk aldığım yıllarda yaşadığım korkunç kaza…

Hayattaki en çok sevdiğim kişi olmasına rağmen çatışmalarımın pek çoğunu annemle yaşadığımı fark ettim bir kez daha ekranda ısrarla ve 3 kez MOTHER MOTHER MOTHER yazdığında. Kesinlikle belirtmeliyim ki hem bağımlı olduğum hem en çok sevdiğim hem de en çok çatıştığım tek kişidir Annem.

Akabinde vücuttaki 12 meridyen kontrol edildi ve bu meridyen verilerime göre böbreklerim konusunda dikkatli olmam gerektiğini öğrenmiş oldum ve meridyenlere yönelik dengeleme gerçekleştirildi.

Beni en çok şaşırtan ve heyecanlandıran ise, psikolojik ve ruhsal anlamda veriler veren tarama kısmı oldu. Hekimim Sayın Balanlı bir yandan benimle sohbet edip, veri sonuçlarımı benimle paylaşırken diğer yandan da dengeden uzaklaşan hassas noktalar için bana terapi yüklemesi yapıyordu. Bu yüklemeler anında, öncesinde ya da sonrasında herhangi bir titreşim, acı ya da hassasiyet hissetmedim. Ancak o koltuktan kalktığımda sanki omzumdan ve sırtımdan tüm yüklerimi atmış gibiydim. İnanılması güç ya da belki de psikolojik bilmiyorum ama tamamen hafiflemiş gibi hissediyordum kendimi. ,
Burada da POWER seviyemin – BAĞIMLILIK düzeyimin ve ENTELEKTÜEL Bakış açımın oldukça yüksek olduğunu fark ettik daha onlarca yüzlerce veri ile birlikte. Bu verilerden dengenin üstünde ve altında kalanları tek tek ele alıp konuştuk ve yine hekimim tüm sınırların dışında kalan verileri dengelemek için bana yeni frekanslar gönderdi. Hatta değinmeden geçemeyeceğim J Hekimim Sayın Balanlı’ya “Lütfen POWER a dokunmayın, güçlü bir kadın olarak devam etmek istiyorum hayatıma” diye ısrar ettim. Depresifliğim, Stress düzeyim, bağımlılık seviyemin ve daha pek çok şeyin normal seviyeye ulaşması için frekanslar ve terapiler ile yüklenerek kalktım o rahat koltuktan.

Törpülenmesi gereken yönlerimi her ne kadar kendimce biliyor olsam da ekranda görmek ilginçti. Ayrıca güçlü yönlerimi görmek de beni ayrıca motive etti.

Aura üzerine çalıştık biraz…

Aura rengim açık, duru, şeffaf bir beyazmış.

İlginç farklı ve heyecanlı bir deneyim oldu benim için, ama en önemlisi samimiyetle söylüyorum 3 gündür çok daha yoğun çalışıyor olmama rağmen yorgun değilim eskisi gibi, daha sakin daha mutlu daha huzurlu kısaca sağlıklı hissediyorum kendimi.

Gelişme ve değişimi görmek için Önümüzdeki hafta yeniden denemeye karar verdim quantumu - SCIO cihazını.

Deneyimlerimi okumak için lütfen takipte kalın.

Not: Bana bu fırsatı tanıyan Doktor Murat Balanlı’ya teşekkürü borç bilirim.

 

 



 

 

 

 


QUANTUM CİHAZI & HOLİSTİK İYİLEŞME ÜZERİNE EFSANEVİ BİR DOKTOR


19 Mayıs 2016 Perşembe

 Her şeyin başı Sağlık... Gerek fiziksel, gerek zihinsel, gerekse ruhsal sağlığımızda meydana gelebilecek en ufak bir dengesizlik bile bizi yorgun düşürüp, hasta eder. Her ne kadar sağlık denilince fiziksel olarak algılanıyor olsa da insanoğlunun sağlıklı olabilmesi, kaliteli bir hayat sürebilmesi için zihinsel ve ruhsal anlamda da sağlıklı olması gerekir. Zira hepimizin bildiği gibi günümüz koşullarında fiziksel sağlığı korumaktan daha zordur zihinsel anlamda dingin olup, ruhsal anlamda huzurlu hissedebilmek. Kimimiz bütünsel sağlığımızı korumak için meditasyon, yoga, Reiki, NLP ...vb spritüel yollar aramakta, arınmanın ve günlük endişeden, gelecek kaygısından, stressten uzaklaşabilmenin çözümünü bulmaya çalışmaktayız. Kimimiz ise, psikolog, psikiyatri kapılarını aşındırmakta ve ilaçlarla uyuşturularak çözüm aramaktayız. Ayrıca ruh dünyamızdaki dengesizlikler ve zihnimizdeki olumsuzluklar bizi fiziksel anlamda da yormakta ve hastalıklara neden olmaktadır. Mucizevi şekilde iyileşen kişilerle konuştuğunuzda öncelikle zihinsel anlamda iyileşeceklerine inandıklarını, psikolojik olarak yılmadıklarını görürüz.

Peki, siz tam anlamıyla sağlıklı olduğunuza inanıyor musunuz?

Eğer yanıtınız "evet" ise ne mutlu size. Ancak yanıtınız "Hayır" ise lütfen aşağıdaki röportajı dikkatle okuyunuz. Çünkü artık hastalıklardan tamamen kurtulmanın, tam anlamıyla iyileşmenin, dingin bir zihin, sağlıklı bir beden ve huzurlu bir ruha kavuşmanın imkanını tanıyan bir teknoloji ve tüm bu söylediklerimi uygulayabilen hekimler var.

Ben yakın zamanda, o hekimlerden biri ile İzmir'deki kliniğinde tanışma fırsatı buldum. Hem almış olduğu eğitim, hem mesleki başarısı hem de uyguladığı yöntemler ve iyileştirdiği güçlü hasta referanslarıyla beni gerçekten çok etkilediğini vurgulamadan edemeyeceğim. Kendisinin İzmir'de olması ve İzmir'lilere hizmet vermek için Alsancak'ta klinik açması gerçekten şehrim adına büyük bir şans.

Holistik İyileşme methodunu uygulayan Değerli A. Murat Balanlı ile yaptığımız röportaja geçmeden önce, kısaca Holistik iyileşmeye bir alıntı ile değinmek istiyorum.

"Holistic” kelimesinin tam olarak Türkçe çevirisini yapmak mümkün değildir; ancak “bütünsel, bütüncül” kelimelerine yakın bir anlamı vardır. 

Holistik sağlık modeli 4 temel ilkeyi baz alır:

1.           Her hastalığın ya da sağlık sorununun mutlaka duygusal ya da zihinsel bir nedeni vardır. Hiçbir hastalık, altında psikosomatik bir neden olmadan ortaya çıkmaz.
2.           İnsanlar aklın, bedenin ve ruhun dairesel etkileşimi altındadırlar. Bu 3 öğe, kişinin sağlık durumunu etkiler.
3.           Hastalıklar kişinin uyum eksikliğinden, adaptasyon sorunundan kaynaklanmaktadır. Kişinin sosyal, davranışsal, psikolojik ve fiziksel dengesinde çeşitli bozukluklara yol açmaktadır.
4.           Hastalık, kişinin kendisini geliştirmesi, sorunlu alanlarını görmesi, bedensel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak kendisini yenilemesi, şifalandırması için bir şans veya fırsattır.
Holistik yaklaşım, her sağlık sorununa yukarıdaki 4 temel ilkeyi baz alarak bakar. İnsanlar ruhlarını iyileştirmeden, bedenlerini iyileştiremezler. İnsanlar hastalığın zihinsel nedenlerini değiştirmedikleri sürece, hastalıkla ilgili bir iyileşme sağlasalar bile, yeniden başka bir hastalığın ortaya çıkmasına engel olamazlar. Bu nedenle holistik yaklaşımda hastalığın iyileşmesinden çok, hastalığa yol açan nedenin iyileşmesi önemlidir."

·       
Sayın A.Murat Balanlı okurlarımız için öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? A.Murat Balanlı kimdir? Hangi alanlarda çalışmış/çalışmaktadır?

1988 yılında Ege Üniversitesin de tıp eğitimimi tamamladıktan sonra, İç hastalıkları ihtisası yaptım. 2004 yılına kadar oldukça aktif bir şekilde hekimlik yaptıktan sonra 4 yıl süreyle SGK İzmir Sağlık İşleri Bölge müdürlüğünü yürüttüm. Daha sonra Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliğine atandım. Görev süremin tamamlanmasından sonra İzmir Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Hastane Yöneticiliği yaptım. En son Seferihisar Devlet Hastanesi Başhekimliği görevini sürdürürken emekli olarak muayenehanemde hastalarıma hizmet vermeye başladım.

·        Muayenehanenizde ne tür uygulamalar yapıyorsunuz? Kliniğinizi bizlere tanıtabilir misiniz?

İç Hastalıkları uzmanı olmam nedeniyle, hipertansiyon, şeker hastalığı ve kanser başta olmak üzere pek çok romatolojik hastalıkların alerjik ve immünolojik rahatsızlıkların tedavisini gerçekleştiryorum. Bu tür hastalıkların tam olarak tedavisinin olmadığı ileri sürülebilir. Gerçekte modern tıp yaklaşımı ile elbette bu tür hastalıklarda yalnızca semptoma yönelik müdahelerde bulunulur. Örneğin hipertansiyon nedeniyle gelen bir hastaya verilen ilaçlar ile hastanın kan basıncı düşürülür, peki ya hastalık? Hastalık o kişide ömür boyu devam eder. Keza diğer hastalıklarda da aynı şekilde yalnızca fiziksel belirtilere yönelik çözümler vardır, ancak şifa dediğimiz o hastalıktan tam olarak kurtulmak mümkün olamamaktadır. Zaten tıp endüstrisi tam olarak iyileşmeyi istemez, onların istediği sürekliilaca bağımlı insanların olmasıdır.

Bunlarla birlikte çağımızın en büyük problemlerinden bir tanesi, Obezite’dir.  Obezite bir salgın gibi her geçen gün çoğalmaktadır. İnsanların çoğunlukla görsellik nedeniyle kurtulmak istedikleri bu durum gerçekte çok önemli bir sağlık sorunudur. Obezite olarak görünen kısım, buzdağının suyun üzerindeki bölümüdür. Obezite olarak görünen buzdağının altında şeker hastalığından hipertansiyona, alerjik hastalıklardan kansere kadar çok büyük sorunlar bir dağ gibi oturmaktadır. Bu nedenle obezite,  özellikle hekimler tarafından takip ve tedavisi gerçekleştirilmelidir. Hastaya bir bütün olarak yaklaşılmalı, görsellik ile beraber, sağlık sorunu olarak ele alınmalı ve sonrasında yeniden kilo aldırmayacak olan bir metod uygulanmalıdır.Günümüzde ne yazık ki, insanlar bir süre kilo verdikten sonra yeniden kolaylıkla kilo almaktadırlar.

Zayıflama amacı ile merkezimize gelen hastalarımıza önce tam vücut analizi yapılmaktadır. Bunun ile hastamızın obezitesinin derecesi, vücudun da ödem olup olmadığı, kişinin bazal metabolizma hızı ve kilo vermeyi etkileyecek diğer etkenler araştırılır. Ardından bir takım kan tahlilleri istemek suretiyle kilo almasına neden olabilecek herhangi bir sağlık sorunu varsa teşhis edilmeye çalışılır.
Gerekli olan ön çalışmalar tamamlandıktan sonra, doğru bir yaşam, doğru bir beslenme ve yeme alışkanlıkları anlatılarak, kişiye özel hazırlanmış bir diyet listesi hazırlanır. Hastamız ilk bir ay süreyle her hafta tekrar kontrole istenir. Bu sırada yapılan tekrar vücut analizin de ne kadar kilo verdiği ve bununla birlikte kilonun ne kadarının yağdan, ne kadarının yağ dışı dokulardan verdiği tespit edilir ve yakın izlem ve takip sonucun da hasta istenilen kiloya ulaştırılır.

Kalori kısıtlamasına dayanan diyetler metabolizmanın yavaşlamasına neden olduğu için önermiyoruz. Ayrıca bu tip diyetler "sürdürülebilir" değildir ve kişide tatminsizliğe ve strese neden olur. Doğru diyet yapılmadığı takdirde verilen kilo yağlardan değil kaslardan olur. Daha sonra diyet gevşetildiği an, sonradan alınan gıdalar yağ olarak depolanır. Hedeflenen kilo kaybı kısa sürede başarılsa dahi ciltte sarkma meydana gelir.  Kalori kısıtlamasına dayanan diyetlerde başarı oranı düşüktür ve verilen kilolar genellikle fazlasıyla geri alınır.

Merkezimizde yapılan zayıflama terapilerinde pek çok destekleyici uygulamayı gerçekleştirmekteyiz. İç hastalıkları uzmanı olmamız nedeniyle, zayıflamaya bakış açımız öncelikli olarak sağlıklı bir yaşama kavuşturmaktır. Zira obezite çok önemli bir sağlık sorunudur ve her geçen gün obezite sıklığı beklenenden çok daha hızlı artmaktadır. Modern yaşam tarzının getirdiği problemler beraberinde önemli sağlık sorunlarını karşımıza çıkarmaktadır. Obez olarak tanımlanan ve özellikle karın bel ve basen dediğimiz bölgelerde yağ toplanan hastalarımızdaki en önemli sorun, insülin direncidir. Göbek çevresinin ölçümü ile insülin direncinin boyutu her zaman paralellik göstermektedir. 

Yaptığımız tedavinin metodu aslında kişinin neden kilo aldığının altında yatan unsurları ortadan kaldırmaktır. Bu yapılan işlem de sanıldığı gibi günlük alınan kalori ile harcanan kalori arasındaki basit denklemden ibaret değildir. Beslenme alışkanlıklarının günün hangi saatlerin de ve ne sıklıkla alınması gerektiği, yiyeceklerin içeriğinin nasıl olması gerektiği ve ayrıca yiyeceklerin içindeki protein, yağ ve karbonhidratların dışında kalan enzimler, mineraller, probiyotikler ve su gibi unsurların kişiye özel düzenlenmesi oldukça önem arz etmektedir.

Hedef elbette istenilen kiloya ulaşmakla birlikte, daha önemli olan beraberindeki hastalıkların bertaraf edilmesidir. Daha önce de söylediğimiz gibi, obezite buz dağının görünen kısmıdır. Buna neden olan ve altında duran büyük bir dağ kitlesi vardır. Eğer bununla mücadele edilmez ise, daha sonra hasta kaybettiği kiloları yeniden alacak ve sağlık sorunları daha farklı şekilde su yüzüne çıkacaktır. Bu nedenle adını sağlıklı yaşam olarak koyduğumuz merkezimizin öncelikli hedefi kişiyi sağlıklı bir yaşama kavuşturmaktır.

Tedavi sürecinde her aşamada hasta bilgilendirilir, gerektiğinde beslenme içeriğinde ve sıklığında düzenlemeler yapılır. Hastanın kilo vermesine engel olan nedenlerden bir tanesi strestir. Her gün tartıya çıkmak, bu nedenle uygun görmediğimiz bir işlemdir. Zira günlük değişiklikler beklemiyoruz. Bunun için her hafta merkezimize gelen hastayı burada tartıp kendilerinin stres yaşamasını istemiyoruz.
Hedefimize ulaştığımız hastalarımızı sonraki süreçte en az ayda bir kez de olmak üzere merkezimize bekliyoruz.

·        Holistik iyileşme nedir? Türkiye’de yeteri kadar bilinmeyen bu bütünsel tedavi yöntemi hakkında bizlere biraz bilgi verebilir misiniz?

‘’Holistik’’, tümü kapsayan, bütüncül anlamına gelen bir sözcüktür. Tıp sözcüğüyle birlikte kullanıldığında ise, arzulanır düzeyde bir sağlıklılık durumu için, fiziksel, duygusal, sosyal ve manevi boyutların tümünün dikkate alındığı bir modeli tanımlar. Düşünce ve duygularımız, nörolojik sistem ve dolaşım sistemi aracılığıyla bedenimizi doğrudan etkiler. Aynı yolla, bedensel sağlık da beyne gönderdiği sinyallerle duygu ve ruh durumumuzu şekillendirir. Milyarlar ve milyarlarca nörotransmitter, peptid, hormon gibi kimyasal molekül, beyni bedene, bedeni beyne bağlar. Yani, beyin ve beden birbirinden bağımsız çalışan organ ve sistemler değildir. Holistik Tıp bu nedenle, kullandığı metotlarla, tüm sistemi birlikte ele alır.

Hekimlerin yeminini ederek mesleğe başladığı Hipokrat, ‘’İçimizdeki doğal iyileşme gücü, şifa için en önemli kaynaktır’’ der. Holistik hekimin görevi, dışarıdan tedavi edici bir madde vermeden önce, bu iyileşme gücünü harekete geçirmektir.

Tedavide, bilimsel dayanağa sahip ve yan etkisiz geleneksel doğal tedavi modellerine de yer verir. Hastaya zarar vermemek en temel ilkedir. Hastanın eğitilmesi ve tedavi sürecinde sorumluluk alması, holistik tıbbın ana ilkelerindendir.

İnsan yalnızca fizik bedenden ibaret bir varlık değildir. İnsanın fiziki bedeninin yanında, aynı zamanda zihinsel, duygusal ve ruhsal bir bedeni de vardır. Bir kişide fiziksel bedenin de bir rahatsızlık ortaya çıkmış sa, mutlaka bunun altında yatan zihinsel, duygusal ve ruhsal etkenlerin varlığı söz konusudur. Yaşanan her türlü travma insan da bazı hastalıkların oluşmasına yol açar. Yani kendisini fiziksel bedende aşikar hale getirir. Aslında burada hastalığın dilini anlamak çok önemlidir. Eğer o dili anlamaya başlarsak, altta yatan zihinsel ve duygusal problemleri çözme konusunda büyük yol katederiz. İşte Holistik tedavi ya da holistik iyileşme metodu dediğimiz şey de burada yatmaktadır. İnsanı bütünlükten kopararak, çözüm seçenekleri sunan tüm tedavi seçenekleri yetersiz kalmaya mahkumdur.

·        Ozon tedavisi hakkında bilgi verebilir misiniz? Nedir? Kimlere uygulanır? Uygulama alanları nelerdir?

Ozon denilen şey üç oksijen atomundan oluşan bir gazdır. Havadaki oksijen ise iki oksijen atomundan oluşmaktadır. Atmosferdeki ozon tabakası denilen ozonosfer üç değerlikli oksijendir. Ozonun birtakım kimyasal özelliklerinden faydalanmak suretiyle, tıp ta kullanmaktayız. Bunlardan bir tanesi, bakteri, mantar ve virüs öldürücü etkisidir. Avrupa’da sulareın dezenfeksiyonu için ozon kullanılmaktadır. Hiç yan etkisinin ve zararının olmaması ile birlikte, ülkemizde suların dezenfeksiyonu için kullanılan Klora göre3000 kat daha fazla mikrop öldürücü etkisi vardır. Bu neden le yara dezenfeksiyonun da ve yara iyileşmesinde inanılmaz sonuçlar elde edilmektedir. Özellikle Diabetik hastalarda ortaya çıkan başta diabetik ayak olarak isimlendirilen sorun başta olmak üzere, çok iyi sonuçlar alınmaktadır.

Bununla birlikte metabolizma hızını arttırması nedeniyle, obezite tedavisinde çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Antioksidan etkileri sayesin de pek çok hastalıkta hem birinci tedavi seçeneği, hem de tamamlayıcı anlamda oldukça geniş bir kullanım alanı vardır. İmmüniteyi arttırması ve bununla birlikte, antimikrobik özellikleri sayesinde tüm enfeksiyon hastalıklarında kullanım alanı bulabilmektedir.

Ozon, farklı şekillerde uygulanabilir. Majorotohemoterapi denilen kan yoluyla yapılan uygulamaların yanında, kas içine enjeksiyonlar, eklem içine enjeksiyonlar, açık yaralara direkt ozon uygulamaları ve rektal yolla uygulamalar gibi pek çok ozon uygulama yöntemi vardır.

Genel anlamda vücudun oksijen kapasitesini artırır, her hücrenin görevini daha iyi yapmasını sağlar.Vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmalarını destekler.
Diabetesmellitus (şeker hastalığı) başta olmak üzere, Romatoidartrit, Fibromiyalji, Dolaşım bozuklukları, Gut hastalığı, Candidiasis, Alzheimer, Parkinson ve demans ta yaygın bir kullanım alanı bulunmaktadır.

Amfizem, KOAH, akut respiratuardistres gibi akciğer hastalıkları, Retinitispigmentosa, katarakt, glokom, yaşa bağlı makülerdejenerasyongibi göz hastalıkları, Hipertansiyon, venöz yetmezlik, periferalarteriyel hastalık, venözstaz gibi damar hastalıkları ozon tedavisinden oldukça fayda sağlanan durumlardır.

Herpessimplex, herpeszoster, AIDS, hepatit A, B, C, humanpapillomavirüs gibi viral hastalıklarda da oldukça yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir.

Serebralpalsi, Alerjik hastalıklar, Kronik yorgunluk sendromu, Sistemik LupusEritematozusCrohn hastalığı, Enflamatuar bağırsak hastalığı, Avasküler nekroz, İyileşmeyen kronik yaralar, Diyabetik ayak yaraları uyguladığımız ve oldukça başarı elde ettiğimiz hastalıklar arasındadır.
Bununla birlikte, Kanser tedavisinde tamamlayıcı tedavi olarak ozon kullanımı dünyada yaygın olarak tercih edilen tamamlayıcı tıp uygulamalarından bir tanesidir.
·        
      Kuantum cihazından bahsetmiştiniz sizi ziyaret ettiğimde, kuantum cihazı hakkında ayrıntılı bilgi verebilir misiniz? Bu cihaz ile neler yapılabiliyor ve kimlere uyguluyorsunuz?

Dünya da bu konuda en yaygın olarak kullanılan  cihazlardan biri olan SCİO adı verilen kuantum cihazı ile test ve değerlendirme yapılıyor.Kişinin fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal durumunu test edip sonuçlar alınabilmekte ve yine aynı şekilde, tedaviye yönelik girişimler uygulanabilmektedir.Scio sistemi, hastanın bilinçaltındaki bioenerjik bilgileri elde eden, zihinsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal seviyelerinin eksiksiz analizini bilgisayar yazılımı kullanılarak yerine getiren  bir sistemdir.

SCIO’nun çalıştığı Biofeedback prensibi, fizyolojik cevabın ölçümü ve bunun kişiye geri verilmesi esasına dayanır.

SCIO cihazı, Rife frekansları, Homeopati, Elektro-akupunktur ve Kuantum fiziğinin harmanlandığı çok hassas bir biofeedback stres azaltma sistemidir.
Bu stres azaltıcı biofeedback cihazı, insanlığın İLACA BAĞIMLI YAŞAMLAR dan ve KRONİK RAHATSIZLIKLAR dan kurtulması için attığı büyük bir adımdır.

SCIO Nasıl Çalışır

SCIO vücudu 12000 farklı frekansta, bir anti-virüs programının bilgisayarı taradığı gibi tarar.
SCIO saniyenin 1/1000'i hızında çalışır ve vücudun bu frekanslara verdiği cevapları alır, normal değerler ile karşılaştırır, yanıtlarını derecelendirir, akut ve kronik dengesizlikleri belirler.
SCIO vücuttaki virüsleri, alerjileri, besinlere hassasiyet ve eksikliklerini, vücudun biyolojik reaksiyonlarını ve titreşimlerini saptayarak ortaya çıkarır.
Bu bilgiler vücudun ihtiyaçları, fonksiyon bozuklukları ve mevcut hasarları hakkında bize bilgi verir. Bu bilgiler standart tıbbi testlerden farklıdır, çünkü bize vücudun enerjetik durumu hakkında bilgi verir. SCIO, virüsler, organ zayıflıkları, alerjiler, anomaliler ve besin hassasiyetleri gibi birçok bilgiyi tarayıp dengesizlikler hakkında detaylı bilgi verir.

Bize değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.





© Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı
Maira Gall
Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.