Farklı,
spiritüel ve sağlıklı bir deneyim…
Kişi her
zaman kendini tanıdığını sanır; kendisini en iyi tanıyan kişi olduğunu bilir ve
gerek fizyolojik, gerek psikolojik gerekse ruhsal anlamda dengesizliklerini
maskeleyerek dengede olduğuna hem çevresini hem de kendisini inandırır.
Peki,
dengede, güçlü ve sağlıklı görünümümüzün altı her daim dolu mudur?
Fizyolojik/bedensel
rahatsızlıklar için hekime, psikolojik çıkmazlarımız için
psikolog/psikyatr/psikoterapistlere giderken ruhumuzu da dengeleyebiliyor
muyuz?
Yuttuğumuz
avuç dolusu ilaçlarla, hastalıklarımızı sorunlarımızı temelden yok edebiliyor
muyuz? Yoksa belli başlı semptomları ortadan kaldırarak hastalığımızı
sorunlarımızı yalnızca maskeliyor muyuz? Asıl soru kendimizi yeteri kadar
gerçekten tanıyor muyuz?
Bedensel
hastalıklarımızın pek çoğu eğer kalıtsal olarak genlerimizden aktarılmamışsa,
zihinsel ve ruhsal olarak yaşadığımız travmalar, sorunlar, stress ve
yaşanmışlıklarla ortaya çıkar ve kendini gösterir. Vücudumuzun verdiği hastalık
sinyalleri bir anlamda ruhumuzdaki ve zihnimizdeki birikimlerin su yüzüne
çıkmasıdır.
Peki, hem
fiziksel, hem zihinsel hem de ruhsal olarak tamamen arınmak ve sağlıklı olmak
mümkün müdür?
İşte bu
anlamda, sizlere yaşadığım şahsi deneyimlerimin de ışığında holistik
iyileşmeden bahsetmek istiyorum.
Holistik
İyileşme kavramı; ülkemizde yeni yeni bilinmeye ve keşfedilmeye başlanmıştır.
Temelini teknoloji-bilim ve tıp oluşturuyor. Teknolojinin baş döndüren
ilerlemesi, bilimin alanında yaptığı araştırmalar ve tıp dünyasının önde gelen
isimlerinin de katkısı ile artık yeni keşifler ve olağanüstü sonuçlara ulaşmak
mümkün.
Günümüz
çağında biz her ne kadar her zaman takipçisi ya da öncüsü olamasak da büyük bir
hızla ilerleyen teknoloji ile bilimin olağan üstü çabaları meyvelerini vermeye
başladı. Bu meyvelerden biri de tıpkı yapay zeka uygulamaları,
elektrofizyolojik gelişimler, bio-rezonan
sistemlerinin güncel uygulamalara uyarlanabilmesi ile ortaya çıkan quantum
cihazlarıdır.
Öncelikle Quantum sözcüğünün ele alacak olursak; atom
düzeyindeki hatta atomdan daha küçük parçacıkların fizik kuralları olarak
ortaya çıkar. Quantum Teorisi, bilim ve insanlık tarihinin üzerinde en çok kafa
yorduğu, en çok tartışılan teorisidir diyebiliriz. Bu teori atomik olaylardaki
enerjiyi açığa çıkarabileceğimizi gösteren bir fizik teorisidir.
Öyleyse; Quantum Cihazları ile iyileşme modellerinin
vücudumuzdaki enerji akımlarını kontrol ve tespit eden iyileştirme modeli
olduğunu söyleyebiliriz basitçe.
Çalışma prensibi olarak sadece vücudumuzdaki elektriksel
iletilerin kontrolü sonucu analiz yapabilme özelliği ile alt ve üst
kimliklerimizin, duygularımızın, bilinç ve bilinçaltı düzeylerimizin taranması
ile bir anlamda kişisel haritamızın tamamen çıkarılarak söz konusu haritada
denge durumunu bozan alanların yine enerji akımları kullanılarak dengeye getirilmesi
olduğunu söylemek mümkündür.
Elbette konunun daha bilimsel, daha teknolojik açıklamaları
mümkündür. Ben şahsi bilgi ve deneyimlerim doğrultusunda özet şekilde aktarmaya
çalışıyorum.
Ben bu hafta işte bu cihazlardan biri olan SCIO (Scientific Consciousness
Interface Operations System – Bilimsel Bilinç Ara Yüzü İşletim Sistemi)
Cihazını İç Hastalıkları Uzmanı Sayın A. Murat Balanlı’nın ofisinde deneyimleme
ve sonuçlardan büyülenme fırsatını buldum.
Sayın Dr.
Murat Balanlı ile daha önce yapmış olduğumuz
röportajında kendileri SCIO Cihazından bahsetmişti. Ben de uzun araştırmalarım
ve deneyimli hasta geribildirimleri sonucu bizzat deneyimlemeye karar verdim.
Sürecin
başlangıcında her yeni teknoloji ve uygulamada hissettiğim heyecan ve endişeyi
duyumsadım. Farklılıklar ve alışılagelmişin dışında olan her şeyi merak ettiğim
ve bizzat deneyimlemek istediğim için bu benim için büyük bir anlam ifade
ediyordu. En güzel yanı da sıradan bir keşif olmayacaktı. Hem fiziksel hem
zihinsel hem de ruhsal olarak tam bir taramadan geçecektim, benim bildiğim ben
ile makinanın göstereceği ben arasında kim bilir ne denli farklılıklar çıkacak
diye de epey endişeliydim açıkcası. Hepimizin olduğu gibi ben de zaman zaman
bilinmezden korkuyorum.
Önce resimdeki örnekte gördüğünüz gibi bir
rahatlama koltuğuna oturup başıma, kollarıma ve bacaklarıma EKG aparatlarına
benzer iletkenler takıldı. Yaklaşık 3 dakika cihaz ile vücut arasında
kalibrasyon sağlandı ve 5 dakika kadar vücudu tarama gerçekleştirildi. Son beş
dakikalık tarama sırasında hekim dışarı çıktı, kendi enerjisinin de cihazı
etkileme olasılığını ortadan kaldırmak için çıktığını belirtti. O süreçte ben
hiçbir şey hissetmeden koltukta uzandım. Doktorum geldiğinde bir süre daha
cihaz ile tarama devam etti ve ben cihaza bağlı dinlenmeye devam ederken hekimim
almaya başladığı sonuçları değerlendirmeye başladı. Elbette ben de sonuçlarımı
heyecanla bekliyor, mevcut heyecanımın da sonuçlara yansıyıp yansımayacağı gibi
saçma düşüncelerle kendimi oyalıyordum.
Yorumlanan
verileri duydukça hem çok şaşırdım hem de bir cihazın beni bu kadar iyi
tanıyabileceğime ihtimal vermemiş olduğumu fark ettim.
Öncelikle
fiziksel değerlendirmemde boyun bölgemde sinyal vermişti, ki boynumda boyun
düzleşmesi ve sinir sıkışmasından muzdarip olduğumu itiraf etmeliyim.
Sonra anne
karnındaki süreç dahil tüm hayatım boyunca yaşadığım travmaları hangi yıllarda
kaç yaşımda yaşamış isem hepsi su yüzüne çıkarıldı. Meğer ben bilinç altımda ne
çok yük taşıyormuşum, durup düşününce anımsadığım. Daha doğrusu SCİO Cihazı ile
tarandığımda gün yüzüne çıkardığım. Çocukluk çağlarımda etkilendiğim,
yetişkinlikte üstesinden geldiğimi sandığım ancak bilinçaltımın derinlerinde
yaşattığım tüm travmalar su yüzüne çıktı bir bir. Bunlardan biri orta okulla
yıllarıma denk gelen bir çocuğun yangın sonrası kömürleşmiş bedenini görmüş
olduğum yıllara ait bir travma idi. Bir diğeri arabamı ilk aldığım yıllarda
yaşadığım korkunç kaza…
Hayattaki en
çok sevdiğim kişi olmasına rağmen çatışmalarımın pek çoğunu annemle yaşadığımı
fark ettim bir kez daha ekranda ısrarla ve 3 kez MOTHER MOTHER MOTHER
yazdığında. Kesinlikle belirtmeliyim ki hem bağımlı olduğum hem en çok sevdiğim
hem de en çok çatıştığım tek kişidir Annem.
Akabinde vücuttaki
12 meridyen kontrol edildi ve bu meridyen verilerime göre böbreklerim konusunda
dikkatli olmam gerektiğini öğrenmiş oldum ve meridyenlere yönelik dengeleme
gerçekleştirildi.
Beni en çok
şaşırtan ve heyecanlandıran ise, psikolojik ve ruhsal anlamda veriler veren
tarama kısmı oldu. Hekimim Sayın Balanlı bir yandan benimle sohbet edip, veri
sonuçlarımı benimle paylaşırken diğer yandan da dengeden uzaklaşan hassas
noktalar için bana terapi yüklemesi yapıyordu. Bu yüklemeler anında, öncesinde
ya da sonrasında herhangi bir titreşim, acı ya da hassasiyet hissetmedim. Ancak
o koltuktan kalktığımda sanki omzumdan ve sırtımdan tüm yüklerimi atmış
gibiydim. İnanılması güç ya da belki de psikolojik bilmiyorum ama tamamen
hafiflemiş gibi hissediyordum kendimi. ,
Burada da POWER seviyemin – BAĞIMLILIK düzeyimin
ve ENTELEKTÜEL Bakış açımın oldukça yüksek olduğunu fark ettik daha onlarca
yüzlerce veri ile birlikte. Bu verilerden dengenin üstünde ve altında kalanları
tek tek ele alıp konuştuk ve yine hekimim tüm sınırların dışında kalan verileri
dengelemek için bana yeni frekanslar gönderdi. Hatta değinmeden geçemeyeceğim J Hekimim Sayın Balanlı’ya “Lütfen POWER
a dokunmayın, güçlü bir kadın olarak devam etmek istiyorum hayatıma” diye ısrar
ettim. Depresifliğim, Stress düzeyim, bağımlılık seviyemin ve daha pek çok
şeyin normal seviyeye ulaşması için frekanslar ve terapiler ile yüklenerek
kalktım o rahat koltuktan.
Törpülenmesi
gereken yönlerimi her ne kadar kendimce biliyor olsam da ekranda görmek
ilginçti. Ayrıca güçlü yönlerimi görmek de beni ayrıca motive etti.
Aura üzerine
çalıştık biraz…
Aura rengim açık,
duru, şeffaf bir beyazmış.
İlginç farklı
ve heyecanlı bir deneyim oldu benim için, ama en önemlisi samimiyetle
söylüyorum 3 gündür çok daha yoğun çalışıyor olmama rağmen yorgun değilim
eskisi gibi, daha sakin daha mutlu daha huzurlu kısaca sağlıklı hissediyorum
kendimi.
Gelişme ve
değişimi görmek için Önümüzdeki hafta yeniden denemeye karar verdim quantumu - SCIO
cihazını.
Deneyimlerimi
okumak için lütfen takipte kalın.
Not: Bana bu
fırsatı tanıyan Doktor Murat Balanlı’ya teşekkürü borç bilirim.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder