DOĞUM GÜNÜ HAZIRLIKLARIMIZA TAM GAZ BAŞLADIK


29 Eylül 2014 Pazartesi

Biriciğimin doğum günü partisine sadece 20 gün kaldı. Bir yandan heyecan diğer yandan yoğun bir telaş başladı. Herhangi bir organizatör ile çalışmadığım ve herşeyi kendim yapmaya çalıştığım için kafam oldukça yoğun ve içinde milyonlarca farklı düşünce uçuyor.

Temayı belirlemek ile ilk adımı attım. Kızımın ikinci doğum günü partisi Mint&Pink temalı ve Shabby Chic/ Vintage arası bir konsepte sahip olacak. Tabii böyle bir tema seçince işim hiç de kolay olmayacak.

Bir yandan herşey birbiri ile uyumlu olsun diyor diğer yandan da tezat oluşturacak bazı ayrıntılara yer veriyorum. Örneğin parti printable'ları ile davetiyemizin alakasız olması gibi :)

Saatlerdir bilgisayar başında bir yandan Adobe Photoshop diğer yandan Adobe İllustration karşısında davetiye hazırlamaya çalışıyor ve binbir ayrıntıyla uğraşıyor sonra da içime sinmedi, yok olmadı, temaya uymadı diye bir yenisini yapmaya koyuluyorum. Grafik bilmek de başa bela...

Temadaki gibi tüm çizimlerin özgün ve orjinal olmasına gerek yok diye düşünüp, davetiye için pinterestten seçtiğim fotografları aldım, kestim biçtim, ölçeklendirdim, renkleri ile oynadım ve uyarladım. Elimde an itibari ile 4 farklı davetiye mevcut.

An itibari ile hazır olanlar:
Poz Çerçevesi printable taslağı
PopCorn Kutusu printable taslağı
Su şişesi Sargısı printable taslağı
Çikolata Sargısı printable taslağı
Sudelina'lı Hediye Ayraçprintable taslağı
Stickerlar printable taslağı
Neşeli Kürdanlar printable taslağı
Banner + Etek ucu bannerı printable taslağı
Giriş /  Karşılama Posteri printable taslağı
Arka Plan Posteri printable taslağı
Mekan :)- Tazecik Balık Restaurantta karar kıldık, Buca Çamlaraltı Restaurant an itibari ile iptal
Anne Elbisesi (Tema pink&mint olunca elbise de mint oldu tabii /  Gusto'dan temin edildi)
Sudelinanın elbisesinin modeli
Doğum günü pastacımız / pasta modelimiz
Neşeli Gözlükler :))
Pelur süsler (toplam 3 adet yetti de arttı bile, sıkıntı bastı beni)


Hazırlanacak Olanlar:
Davetli listesi
Amerikan Servisi
Ozalitciden yarın alınacak printable'ların kesilip biçilmesi
Sudelina'nın elbisesinin tasarımını yapacak kişi ile ölçülerin netleştirilmesi
Süpriz hediyelerimizin organize edilmesi
Palyaço/Oyun ablası ile görüşme
Yemek için Mönünün belirlenmesi
İkramlıklara karar verme
Pasta için kişi sayısının netleştirilmesi
Cupcake (kararsızım, her an listeden çıkarabilirim)
Kurabiyeler (Tarafımdan yapılacaklar)
Püskül (Davetiye ve  ayraçlar için)





,

BİLİNÇLİ ANNE OLSAK DA " ANNE SÜTÜ" GERÇEĞİ


21 Eylül 2014 Pazar

ANNE SÜTÜ- Ne Zamana Kadar Emzirmeli

Oturup anne sütünün yararlarını uzun uzun anlatacak en son kişi benim. Zira 40 gün bile emziremeyen bir anneyim. Ancak anne sütü almayan ya da alamayan bebeklere dair pek çok şey yazabilecek kadar donanımlıyım. Kızım henüz doğmadan atıp tutuyor, yok efendim asla formül mama vermem diyordum! Yuttum mu evet…

Asla dediğim ne varsa yaşadım ben Sudelina’da. Ben çok bilinçli anne olacaktım ya, pek çok hatayı yapmayacak her şeyin en doğrusunu uygulayacaktım ya CIIIKT olmadı. Hayat ettiğim tüm büyük büyük lafları kocaman lokmalar halinde yutturdu bana. Emzirme konusunda bırakın en iyisini uygulamak, minimal olarak bile emziremedim daha ilk günlerde başladık formül mamaya. İçim yana yana hazırladım o mamaları kuzucuğuma. Kesinlikle sallamaya alıştırmayacaktım ya aylarca battaniye ile salladık babasıyla. Her gittiğim yere taşıdım o kocaman hamağını. Odasına alışacaktı ya en optimum zamanda koca sıpa hala oturma odasında ben ve babası olmadan uyumuyor. Uyku eğitimi verecektim ben sözde, hala bir rutini olmamakla birlikte biz uyuyoruz da o uyumuyor. Her yediğim yemekten yedirecek, blander a alıştırmayacaktım ben güya, çocuk hala bizimle yemek yemiyor, mama çorba vb tüketiyor ki ona bile razıyız yeter ki yesin.

Demem o ki bu iş bilinçle bire bir doğru orantılı değil aslında. Siz bilinçli olsanız da her çocuğun kendi rutini, düzeni, talepleri var. Bir de tabi ki yetiştirilme tarzı. Tıpkı her annenin farklı olduğu gibi. Hayatta ikişeyi çok net öğrendim ki, birincisi “ASLA, Yapmam” deme büyük konuşma, diğeri de “KİMSEYİ KINAMA”

Eğer sütüm olsaydı eminim ki uzun süre seve seve emzirirdim ancak yoktu olmadı. Prolaktin hormonum yok seviyesindeydi doğumdan sonra. İmkansızlıklar içinde 40 gün sağmaya çalıştım süt gelsin diye, kan geldi cc’lerce. Yemediğim ot, içmediğim boza kalmadı, salt suyun bile süt üretimi için yeterli olduğunu bile bile. Şimdiki aklım olsa 40 gün değil 400 gün denerdim sütün gelmesi için. Anne sütünden mahrum kalan çocukların bağışıklık sistemlerinin daha korumasız olduğu, daha sık hastalandıkları bilimsel bir gerçek. Sudelina ilk yılında defalarca hasta oldu, onlarca kez acillere gittik. Buluttan nem kaptık desem yeridir. Kucağıma alışmadı, sonrasında da hiç kucağımda uyumadı. Annesini emen anne kucağında uyuyan bebeleri gördükçe hala içim cııız eder. İlk zamanlar annemi, annesi sandı zira en az benim kadar annemle de vakit geçiriyordu. Her ne kadar bire bir bir ilişkisi olmasada anne sütü ve emzirmenin, okuyup bilinçli olmayla, her yeni doğum yapan anne ve anne adayının bilmesi öğrenmesi elbette şart. ,

Bakın otoritelerin ANNE SÜTÜ ve EMZİRME ile ilgili yorumlarını nasıl derlemiş Sevgili Dr.Oktay DİKMEN Hocam;

--------------------Ne Zamana Kadar Emzirmeli ------------------------
"EMZİREBİLDİĞİNİZ KADAR ''Amerikan Jinekoloji-Pediatri Derneğinin yanıtı,,

• Emzirme; bebeğe ve ailesine katkı dışında kimseye avantaj sağlamıyor. Reklamı ve beyin yıkaması yok.
• Emzirme çocuk ve anne için bir rahatlama, sakinleşme molasıdır.
• Çalışan, çocuğundan uzak kaldığı için suçluluk duyan anne için bir terapidir.
• Emzirme,hastalıklardan korur, emzirme süreci uzadıkça korunma katsayısı artar.
• Emzirmenin ilerleyen dönemlerde yetersiz olduğu bilimsel dayanağı olmayan bir söz, sütün üretimi azaldıkça içindeki protein miktarı ve besi değeri artıyor.
• Gebelik süresi uzun, bebeği iri, beyni büyük ve uzun ömürlü hayvanlarda emzirme süresi uzundur.
• Emzirmenin; doğum kilosu 4 misline ulaştığında kesilmesi en uygunudur. 3 kg doğan bebek 2 yaşında 12 kg civarına ulaşır.Emzirme süresi 2 yıl omalıdır.
• Kuran'a göre 2 yıl Tevrat'a göre 3 yıl
• Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2 yaş ve sonrasına kadar
• Amerikan Pediatri Akademisi'ne göre 1 yaşına kadar mutlak, devam etmeli sonrası, bebek ve anne ikilisine bırakılmalıdır
• Amerikan Jinekoloji Akademisi'de sürdürülebildiği kadar sürdürülmelidir der.


SENDROMLU ZAMANLAR: NE ZOR ŞEYSİN SEN “2 YAŞ SENDROMU"


15 Eylül 2014 Pazartesi

SENDROMLU ZAMANLAR: NE ZOR ŞEYSİN SEN “2 YAŞ SENDROMU” Anne olmak, çocuk yetiştirmek zaten yeterince zorken bir de her geçen gün artan stres düzeyi ile gelen iki yaş sendromu denen meret iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor durumu. Hele ki sabırsız, tez canlı ve biraz da otoriter bir anne profiliniz varsa iş iyice çığrından çıkabilir amman dikkat! Herşeyi bizzat deneyerek yapma eğiliminin tavan yaptığı, istediğini tercih etme konusunda avaz avaz çığlıklarla ikna yolunun denendiği, öfkelenme ve inatlaşmanın hat safhada olduğu, duyguların hızla değiştiği ve tabii ki annenin sınırlarını öğrenmek isteyen bebenin sınırları zorladığı bir dönem bu sendromlu zamanlar. Pek çok uzmanın üzerinde yazıp çizdiği, pedagogların en çok tercih edildiği dönem olarak da kayıtlarda yerini almakta elbette. Zira öncesinde kuzu gibi olan bebeciklere ne oldu, nazar mı değdi acaba dedirten süreç… Sabır sınavı. Şahsım adına hiç zorlanmadan adapte olan bir anne olduğumu biraz da övünerek söyleyebilirim çünkü Sudelina’m hiçbir zaman uyumlu, sakin ve kendi halinde bir bebecik olmadığı için bu geçiş beni çok yormadı. Bizim evde her daim ne yazık ki kendisinin borusu öttüğü ve belli başlı konular dışında onun patron olduğu ve bizi yönettiği doğrudur. Bunun önüne geçmek adına atılan adımlar, verilen kararlar ve danışılan pedagogların sonucunda şu patronluk hala tam anlamıyla biz ebeveynlere geçmiş durumda değil. Yarı yarıya idare ediyoruz maçı, top ortada yani… Ancak bizde de bireyselleşme yolunda inatlaşmalar yok değil hani. Örneğin son dönemde ne giyeceği konusunda ipler tamamen onun elinde. Allahtan uyumlu seçimler yapabiliyor da altı şişhane üstü tophane dolaşmıyoruz. Geceleri toka ile uyuma fantezimiz tavan yaptı ve bir de çorap değiştirmeme ve ayakabı konularında oldukça iddialı ilerliyoruz sevgili 2 yaşa doğru. (23 aylık olduk neredeyse)
Her kafadan bir ses çıkıyor, her uzman bir şeyler öneriyor ve elbette her anne kendi gerçeğini yaşıyor. Pek çok madde sıra sıra altalta yazılıyor. Benim söyleyeceğim şudur ki; şu İKİ YAŞ SENDROMU denen özbenlik kazanımı dönemi çok sıkıntılı, zor ve sabır gerektiren bir dönem. İster bol bol sabır kapsülü yutun, ister psikoloğunuzdan yardım alın, her ne ise çözümünüz lütfen yumuşak, kararlı ve istikrarlı olun. Sanırım buradaki kilit sözcük istikrar!!! Çünkü sınırları zorlayan ve kendini keşfe çıkan çocuk pek çok yeni şey deneyimleyerek sizi ve sınırları zorluyor. Ödün verdiğiniz anda da sınırı bir anda geçip yeni yeni kulvarlar arıyor kendine. Örneğin: Sudelina ile uyku disiplinini tam da yoluna koymuştuk ki, birkaç gece üst üste geç yatmasına izin verdikten sonra yine başa döndük ve yeni sınırımız gecenin 11i oldu yine. Gece 11’nin de tarafımızdan (zorunlu nedenlerle) onaylandığını gören küçük hanım yeni sınırı 12’ye çekti bugün. (Bu çocuğun bu kadar enerjiyi nereden bulduğu da ayrı bir blog konusu). Size mucize reçete yazamam elbette zira kendi başıma sürecek merhemim yok ancak sendromlu bir bebenin annesi olarak nacizane tavsiyem: sabır, sabır, sabır… istikrar, istikrar, istikrar. Başka da bir çözümü, alternatifi yok bu işin. Alttan almak,inatlaşmamak, tutarlı olmak, sakinleştirmek, çocuğu dinlemek ve anlamaya çalışmak, ona özel ve önemli olduğunu hissettirmek, kriz anında mutlaka yaratıcı oyun ve ilgi çekici aktivitelerle dikkatini çekmek , ve bir de illa sabırla gülümsemek … Çünkü koşulsuz sevildiklerini ve güvende olduklarını hissetmeye en çok gereksinim duydukları dönem. Yaptıkları yüzünden sevilmediğini düşünen ve onaylanmadığı için kendisini güvende hissetmeyen bir çocuk ilerde Yaratıcılıktan yoksun ve özbenliği ile sorunlu olacaktır. Bu süreçte yapılmaması gereken tek şey ise; yaptıkları dolayısı ile artık onu sevmediğini söylemektir. Her koşulda sevgiyi iliklerine kadar hisseden, yanlışı güler yüzle sevgi ile ilgi ile kendisine bildirilen bir çocuk ile tersi ileride birbirine taban tabana zıt kişilik özellikleri gösterecektir elbette. Unutulmamalıdır ki, bu dönem ne ekilirse ileride o biçilecektir çünkü karakterin şekillendiği, benliğin oturacağı, kişiliğin temellerinin atıldığı bir süreçtir. İşte tam da bu nedenle 2 kat daha zordur annelik bu süreçte. Hadi bakalım kolay gelsin hepimize…

ÇOCUĞUNUZ MESANE DİLİYLE Mİ KONUŞUYOR? ÇOCUKLUKTA ALTINI ISLATMA (ENÜRESİS)


Çocukluk çağı idrar kaçırmaları çocuk ruh sağlığı ile direkt ilişkilidir. Bu bir çocuğun duygularını sözlü olarak ifade edememesi olayıdır. Adler’e göre ‘’Çocuğun mesane dili ile konuşmasıdır.’’
. Nasıl güzel anlatmış Sevgili Dr. Oktay Dikmen konuyu... Pek çok annenin muzdarip olduğu ancak dile getirmediği, getiremediği ya da kızarak dile getirdiği çok titizlikle değerlendirilmesi gereken bir konu "Çocukluk çağında altını ıslatma"... Geçmiş yıllarda daha az bilinçli olan annelerin tutumunu bırakıp konuya daha bilimsel olarak yaklaşmak ve altındaki sebepleri gün ışığına çıkarmak şüphesiz çok önemli. Öncelikle Çocuğun altını ıslatması iyi takip edilmeli ve tıbbi bir sorun mu yoksa psikolojik bir çığlık mı tespit edilmeli ve mutlaka bir uzman kontrolünde çare aranmalıdır. Belki de sizin çocuğunuz da SEVGİ arayışı için size sinyal veriyor ya da sinyalin ötesinde çişini yaparak çığlık çığlığa İLGİ ALAKA bekliyordur. Sevgili anneler lütfen sabırla Dr.Oktay Dikmen'in aşağıdaki yazısını okuyunuz... _______________________________________ YATAĞINI ISLATMAK (ENÜRESİS) Farklılıklar göstermekle birlikte çocukların %75 i 3 yaşından, %85-90 ı 5 yaşından sonra gecelerini kuru geçirirler. Enüresis: Fiziksel bir anormallik ve organik bir bozukluk olmadan 5 yaş ve üzeri çocuklarda istemsiz idrar kaçırma olayıdır. Ülkemizde %20-30 gibi yüksek oranda rastlanır. Nedeni: tam bilinmese de uyku-uyanıklık mekanizmalarının ve de idrar torbasının işlevsel gelişiminin gecikmişliğinin etken olduğu düşünülmektedir. %90 ı sadece uykuda kaçırır. Gündüz kaçıranlarda sekonder (ikincil) tipi düşünülür. İdrar torbası ve işeme fonksiyonları gelişmiş çocuğun sonradan idrar kontrolünü kaybetmesi olayıdır. Bu daha çok; duygusal travmalar ve psikolojik bozukluklarla ilgilidir (kardeş doğumu, aile içi ölüm, çok sevilen aile bireylerinden ayrı düşme, anne babanın ayrılmaları gibi).Genellikle bakımevlerinde veya düşük sosyoekonomik yapılı kalabalık aile çocuklarında çocuğa sert uygulamalarda özgüven zedelenmesi sonucu oluşur. Sonradan oluşanlarda cinsel tacizde akla getirilmelidir. Gece idrar kaçırma erkeklerde, gündüz kaçırma olayı kızlarda daha çoktur. İdrar yolu enfeksiyonu, şekerli şeker, şekersiz şeker hastalığı (diyabetis meliiutus-insipitus), omuriliği hastalıkları, gece gelen epilepsi nöbetleri, orak hücreli anemi hastalığı ekarte edilerek enüresis tanısı konur. Çocukluk çağı idrar kaçırmaları çocuk ruh sağlığı ile direkt ilişkilidir. Bu bir çocuğun duygularını sözlü olarak ifade edememesi olayıdır. Adler’e göre ‘’Çocuğun mesane dili ile konuşmasıdır.’’. Çoğu kez; tik, kekemelik, tırnak yeme gibi psikolojik tepkiler ile birliktedir. Çocuk; sanki ben daha büyümedim bebekliğimi uzatmak anne baba sevgisini daha çok duyumsamak istiyorum der. İdrar kaçırmalarda kalıtım etkilidir. Birinci derecede akrabalarda rastlanma olayı %70 dir. Hormonal etki ile 3 yaşından sonra gece idrarının gündüze oranla 3 kat azalması gerekirken bu çocuklarda azalma olmaz. Epilepsi ile ilişkisi olabileceği düşünülmüşse de gece nöbetleri dışında bir ilişki bulunamamıştır. İdrar torbasının anatomik-fizik yapı bozukluğu, Spina bifida (Bel omurlarının açıklığı) ile de ilişikisi bulunamamıştır. Geceleri idrar kaçırma düzelebilen bir durumdur. Bir gelişme gecikmesi olarak düşünülür. Ancak çok uzarsa tedaviye geçilir.
TEDAVİ OLARAK: Geceleri sıvı alımının kısıtlanması, yatmadan önce ve gece uykudan bir iki kez kaldırarak işetmek, her kuru geçen gece için ödüllendirmek, imkan varsa kendine özgü ve kendisinin düzenleyeceği, temizliğine katılacağı bir odada ve yatakta yatmasını sağlamak, yaşıtı veya kendisinden küçük böyle bir problemi olmayan çocuklarla kıyaslayıp eleştirmemek, özbenliğini zedeleyip utandırmamak ve de özgüven duygusunu kaybettirmemek. Gerekirse aile terapisi yaptırmak, alarm zilli ped veya külot kullandırmak. 5 veya 6 yaş üzeri çocuklarda tıbbi tedavi yapmak sayılabilir.
© Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı
Maira Gall
Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.