Okunası Kitaplar: İTİRAFLAR


27 Haziran 2016 Pazartesi


"Annelerle çocuklar arasında görünmez duvarlar olduğunu biliyordum..."

Satır aralarından birinde böyle dile getiriyor Japon yazar Kanae Minato anne-çocuk iletişim eksikliğini.

Aslında duvar falan yoktur annelerle çocukları arasında, sadece anneler örer o duvarları tuğla tuğla ya da belki de varoluştan olagelen duvarları anneler söker kanayan tırnakları ile yine tuğla tuğla.

Salt tanıtım yazısını okuduğumda karar vermiştim bu kitabı en kısa zamanda temin edip okumaya. Japon edebiyatına pek yakın olmasam da konusu bakımından ciddi anlamda dikkatimi çeken bir eser olmuştu "İtiraflar".
Okuyup bitirince de iyi ki okumuşum dediklerim ve tavsiye edilecekler listeme girdi üst sıralardan hem de...

Kitap farklı kahramanların ağzından anlatılıyor. Her kahraman kendi açısından ele alıyor konuyu ki benim en sevdiğim roman şeklidir bir anlamda. Farklı karakterler konuşuyor ve aslında kendi açılarından olayı nasıl algılayıp o duruma o tepkiyi neden verdiklerini, duygularını anlamamızı sağlıyor.

Japonya'da bir ortaokulda geçiyor olay. Aslında bir cinayetle başlıyor.

İnsan doğasının karanlık yönlerine eğiliyor yazar.

Ortaokul öğretmeni Mariguçi'nin kızı Manami'nin okulun havuzda ölü bulunması ile başlıyor. Öğretmen anne olayın cinayet olduğunu ve yapan öğrencilerin kimler olduğunu tespit ediyor ancak onları adalete teslim etmek yerine kendi yöntemi ile cezalandırmaya karar veriyor.

Cinayeti işleyen iki ortaokul öğrencisinin anlatılarını okuduğumuzda aslında anneleri ile olan duvarları çıkıyor karşımıza bir bir.

Annelerden biri çocuğunun mükemmel olduğuna inanıyor ve ondan büyük beklentiler içinde bulunuyor. Çocuğunu mükemmel olmaya zorluyor ki çocuk yine anlatılarından anladığımız üzere kendini büyük baskı altında hissediyor. Çocuğu cinayet işlemeye yönelten asıl sebebin bu olduğunu anlıyoruz.

Cinayeti asıl kurgulayan diğer öğrencinin annesi onu yıllar önce terk ediyor. Elektrik elektronik alanında çok başarılı bir bilim kadını olan annenin oldukça zeki ve annesinin mesleğine ilgili oğlu sadece kendisini terk eden annesinin dikkatini çekebilmek için elektronik alanında önemli keşiflere imza atar ve bir elektro-şok yayan çanta icat eder ki bu çanta zavallı 4 yaşındaki Manami'nin ölümüne giden ilk adım olacaktır.

İşlenen cinayetin ardından öğretmen okuldan emekliliğini isteyip ayrılacağı gün sınıfta şok edici bir konuşma gerçekleştirir. Biricik kızının katilinin kimler olduğunu isim kullanmadan ifşa eder ve onlara dair intikam planını anlatır. Akabinde okul arkadaşları tarafından dışlanan iki katil öğrencinin duygu düşünce ve yaşadıkları ile ilerler satırlar.

Bence herkesin okuması gereken çok çok başarılı bir kurgu.

Bilimin ilerlemesinin sayısız faydasının yanında, zaman zaman nasıl da olmasını istemediğimiz sonuçlar doğurabileceğini, "anne" "aile" faktörünün insan doğasındaki karanlıkların oluşmasında nasıl da etkili olduğunu görüyoruz. Bazen de bizim için küçük ayrıntı olarak gördüğümüz bazı gerçekliklerin çocukların bakış açısından baktığımızda nasıl da önemli bir yer tuttuğunu (Örneğin öğrencilerden biri tutuklandığında Miguaçi'nin kendisi yerine erkek başka bir öğretmeni yönlendirmesinin öğrencisinde oluşturduğu öfke ve kin gibi)

İtiraflar; kara, sessiz, irkiltici, acımasız bir intikam öyküsü.

Bu kitabı okurken çocukluk, masumiyet, eğitim üzerine düşüncelerinizi gözden geçirip Kanae Minato'nun aile, sistem, teknoloji, şiddet ve tüketim kültürüyle çepeçevre sarılan hayatlarımızın orta yerine attığı sorunlarla cebelleşeceksiniz.

Ben bu kitapta hiç pişmanlık okumamış olmama rağmen "ezici pişmanlığı" yaşadım çünkü zaman zaman toplumumuzda da yaşanan sorunların tamamının çocukluk, aile, anne ve toplumsal sistem kaynaklı olduğunu zaten biliyordum. Ancak anneyi, aileyi ve sistemi düzeltemiyor olmamızın ezici pişmanlığını çok yoğun hisettirdi...

Kitapta altını çizdiklerim ise şöyle:

"Ama başka bir yerde suç aramak gerekiyorsa, suçlanacak tek kişi annedir; beklentilerini karşılayamayan bir çocuğa el kaldıran, kalbinde bir yer açmayı reddeden, kendi hayallerini gerçekleştirmek için ondan kaçan, arkasında karşılıksız sevgiyle dolu oğlunu bırakan bir kadın. Bu bakımdan olağanüstü bencilliğinizle annen ve sen çok benziyorsunuz" (sayfa:190)

"Annesi oğlunu yetiştirme biçiminin bedelini ödedi" (sayfa:188)

"Annelerle çocukları arasında görünmez duvarları olduğunu biliyordu; bu durumu nasıl kullanabileceğimi düşünmeye başladım" (sayfa187)

"İşlemek üzere olduğum toplu cinayeti annemden aldığım bir intikam olarak düşünebilirsiniz; bu son arzu ve vasiyet metni de, ona yaptıklarımı anlatmanın tek yolu... Umarım anneme acımı göstermenin bir başka yolunu bulamadığımı iletirsiniz." (sayfa:180)

"Senin yaşındayken, sürekli evden kaçardım. Arkadaşlarım ve ben sürekli başımızı derde sokardık ve cezalandırılırdık. Ama asla kendimizi öldürmeyi düşünmedik... Neden düşünecektik ki birbirimize sahiptik" (sayfa131)

"Zayıf iznsanlar, kurban olarak kendilerinden daha da zayıfları seçer. Kurban durumuna düşürülenler genellikle iki seçenekleri olduğunu düşünür: Ama yanılıyorlar. Yaşadığımız dünya bundan çok daha büyüktür. Kendinizi çok acı veren bir yerde bulduysanız, bence başka , daha az acı verici bir yer, bir sığınak aramakta özgürsünüz. Güvenli bir yer aramakta utanacak bir şey yoktur. Bu koca dünyada, sizler için de güvenli bir köşe olduğuna inanmanızı istiyorum." (sayfa: 130-131)

Doğan Kitap
Polisiye / Gerilim (Bence aynı zamanda AİLE-ÇOCUK),
191 Sayfa


Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı
Maira Gall
Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.