Peki, siz tam anlamıyla sağlıklı olduğunuza inanıyor musunuz?
Eğer yanıtınız "evet" ise ne mutlu size. Ancak yanıtınız "Hayır" ise lütfen aşağıdaki röportajı dikkatle okuyunuz. Çünkü artık hastalıklardan tamamen kurtulmanın, tam anlamıyla iyileşmenin, dingin bir zihin, sağlıklı bir beden ve huzurlu bir ruha kavuşmanın imkanını tanıyan bir teknoloji ve tüm bu söylediklerimi uygulayabilen hekimler var.
Ben yakın zamanda, o hekimlerden biri ile İzmir'deki kliniğinde tanışma fırsatı buldum. Hem almış olduğu eğitim, hem mesleki başarısı hem de uyguladığı yöntemler ve iyileştirdiği güçlü hasta referanslarıyla beni gerçekten çok etkilediğini vurgulamadan edemeyeceğim. Kendisinin İzmir'de olması ve İzmir'lilere hizmet vermek için Alsancak'ta klinik açması gerçekten şehrim adına büyük bir şans.
Holistik İyileşme methodunu uygulayan Değerli A. Murat Balanlı ile yaptığımız röportaja geçmeden önce, kısaca Holistik iyileşmeye bir alıntı ile değinmek istiyorum.
"Holistic” kelimesinin tam olarak Türkçe çevirisini yapmak mümkün değildir; ancak “bütünsel, bütüncül” kelimelerine yakın bir anlamı vardır.
Holistik sağlık modeli 4 temel ilkeyi baz alır:
1. Her
hastalığın ya da sağlık sorununun mutlaka duygusal ya da zihinsel bir nedeni
vardır. Hiçbir hastalık, altında psikosomatik bir neden olmadan ortaya çıkmaz.
2. İnsanlar
aklın, bedenin ve ruhun dairesel etkileşimi altındadırlar. Bu 3 öğe, kişinin
sağlık durumunu etkiler.
3. Hastalıklar
kişinin uyum eksikliğinden, adaptasyon sorunundan kaynaklanmaktadır. Kişinin
sosyal, davranışsal, psikolojik ve fiziksel dengesinde çeşitli bozukluklara yol
açmaktadır.
4. Hastalık,
kişinin kendisini geliştirmesi, sorunlu alanlarını görmesi, bedensel, zihinsel,
duygusal ve ruhsal olarak kendisini yenilemesi, şifalandırması için bir şans
veya fırsattır.
Holistik yaklaşım, her sağlık sorununa yukarıdaki 4 temel
ilkeyi baz alarak bakar. İnsanlar ruhlarını iyileştirmeden, bedenlerini
iyileştiremezler. İnsanlar hastalığın zihinsel nedenlerini değiştirmedikleri
sürece, hastalıkla ilgili bir iyileşme sağlasalar bile, yeniden başka bir
hastalığın ortaya çıkmasına engel olamazlar. Bu nedenle holistik yaklaşımda
hastalığın iyileşmesinden çok, hastalığa yol açan nedenin iyileşmesi önemlidir."
·
Sayın A.Murat Balanlı okurlarımız için
öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? A.Murat Balanlı kimdir? Hangi alanlarda
çalışmış/çalışmaktadır?
1988 yılında
Ege Üniversitesin de tıp eğitimimi tamamladıktan sonra, İç hastalıkları
ihtisası yaptım. 2004 yılına kadar oldukça aktif bir şekilde hekimlik yaptıktan
sonra 4 yıl süreyle SGK İzmir Sağlık İşleri Bölge müdürlüğünü yürüttüm. Daha
sonra Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliğine atandım. Görev süremin
tamamlanmasından sonra İzmir Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim
ve Araştırma Hastanesinde Hastane Yöneticiliği yaptım. En son Seferihisar
Devlet Hastanesi Başhekimliği görevini sürdürürken emekli olarak muayenehanemde
hastalarıma hizmet vermeye başladım.
·
Muayenehanenizde ne tür uygulamalar
yapıyorsunuz? Kliniğinizi bizlere tanıtabilir misiniz?
İç
Hastalıkları uzmanı olmam nedeniyle, hipertansiyon, şeker hastalığı ve kanser
başta olmak üzere pek çok romatolojik hastalıkların alerjik ve immünolojik
rahatsızlıkların tedavisini gerçekleştiryorum. Bu tür hastalıkların tam olarak
tedavisinin olmadığı ileri sürülebilir. Gerçekte modern tıp yaklaşımı ile elbette
bu tür hastalıklarda yalnızca semptoma yönelik müdahelerde bulunulur. Örneğin
hipertansiyon nedeniyle gelen bir hastaya verilen ilaçlar ile hastanın kan
basıncı düşürülür, peki ya hastalık? Hastalık o kişide ömür boyu devam eder.
Keza diğer hastalıklarda da aynı şekilde yalnızca fiziksel belirtilere yönelik
çözümler vardır, ancak şifa dediğimiz o hastalıktan tam olarak kurtulmak mümkün
olamamaktadır. Zaten tıp endüstrisi tam olarak iyileşmeyi istemez, onların
istediği sürekliilaca bağımlı insanların olmasıdır.
Bunlarla
birlikte çağımızın en büyük problemlerinden bir tanesi, Obezite’dir. Obezite bir salgın gibi her geçen gün
çoğalmaktadır. İnsanların çoğunlukla görsellik nedeniyle kurtulmak istedikleri
bu durum gerçekte çok önemli bir sağlık sorunudur. Obezite olarak görünen
kısım, buzdağının suyun üzerindeki bölümüdür. Obezite olarak görünen buzdağının
altında şeker hastalığından hipertansiyona, alerjik hastalıklardan kansere
kadar çok büyük sorunlar bir dağ gibi oturmaktadır. Bu nedenle obezite, özellikle hekimler tarafından takip ve
tedavisi gerçekleştirilmelidir. Hastaya bir bütün olarak yaklaşılmalı, görsellik
ile beraber, sağlık sorunu olarak ele alınmalı ve sonrasında yeniden kilo
aldırmayacak olan bir metod uygulanmalıdır.Günümüzde ne yazık ki, insanlar bir
süre kilo verdikten sonra yeniden kolaylıkla kilo almaktadırlar.
Zayıflama
amacı ile merkezimize gelen hastalarımıza önce tam vücut analizi yapılmaktadır.
Bunun ile hastamızın obezitesinin derecesi, vücudun da ödem olup olmadığı,
kişinin bazal metabolizma hızı ve kilo vermeyi etkileyecek diğer etkenler
araştırılır. Ardından bir takım kan tahlilleri istemek suretiyle kilo almasına
neden olabilecek herhangi bir sağlık sorunu varsa teşhis edilmeye çalışılır.
Gerekli olan
ön çalışmalar tamamlandıktan sonra, doğru bir yaşam, doğru bir beslenme ve yeme
alışkanlıkları anlatılarak, kişiye özel hazırlanmış bir diyet listesi
hazırlanır. Hastamız ilk bir ay süreyle her hafta tekrar kontrole istenir. Bu
sırada yapılan tekrar vücut analizin de ne kadar kilo verdiği ve bununla
birlikte kilonun ne kadarının yağdan, ne kadarının yağ dışı dokulardan verdiği
tespit edilir ve yakın izlem ve takip sonucun da hasta istenilen kiloya
ulaştırılır.
Kalori
kısıtlamasına dayanan diyetler metabolizmanın yavaşlamasına neden olduğu için
önermiyoruz. Ayrıca bu tip diyetler "sürdürülebilir" değildir ve
kişide tatminsizliğe ve strese neden olur. Doğru diyet yapılmadığı takdirde
verilen kilo yağlardan değil kaslardan olur. Daha sonra diyet gevşetildiği an,
sonradan alınan gıdalar yağ olarak depolanır. Hedeflenen kilo kaybı kısa sürede
başarılsa dahi ciltte sarkma meydana gelir.
Kalori kısıtlamasına dayanan diyetlerde başarı oranı düşüktür ve verilen
kilolar genellikle fazlasıyla geri alınır.
Merkezimizde
yapılan zayıflama terapilerinde pek çok destekleyici uygulamayı
gerçekleştirmekteyiz. İç hastalıkları uzmanı olmamız nedeniyle, zayıflamaya
bakış açımız öncelikli olarak sağlıklı bir yaşama kavuşturmaktır. Zira obezite
çok önemli bir sağlık sorunudur ve her geçen gün obezite sıklığı beklenenden
çok daha hızlı artmaktadır. Modern yaşam tarzının getirdiği problemler
beraberinde önemli sağlık sorunlarını karşımıza çıkarmaktadır. Obez olarak
tanımlanan ve özellikle karın bel ve basen dediğimiz bölgelerde yağ toplanan
hastalarımızdaki en önemli sorun, insülin direncidir. Göbek çevresinin ölçümü
ile insülin direncinin boyutu her zaman paralellik göstermektedir.
Hedef elbette
istenilen kiloya ulaşmakla birlikte, daha önemli olan beraberindeki
hastalıkların bertaraf edilmesidir. Daha önce de söylediğimiz gibi, obezite buz
dağının görünen kısmıdır. Buna neden olan ve altında duran büyük bir dağ
kitlesi vardır. Eğer bununla mücadele edilmez ise, daha sonra hasta kaybettiği
kiloları yeniden alacak ve sağlık sorunları daha farklı şekilde su yüzüne
çıkacaktır. Bu nedenle adını sağlıklı yaşam olarak koyduğumuz merkezimizin
öncelikli hedefi kişiyi sağlıklı bir yaşama kavuşturmaktır.
Tedavi
sürecinde her aşamada hasta bilgilendirilir, gerektiğinde beslenme içeriğinde
ve sıklığında düzenlemeler yapılır. Hastanın kilo vermesine engel olan
nedenlerden bir tanesi strestir. Her gün tartıya çıkmak, bu nedenle uygun
görmediğimiz bir işlemdir. Zira günlük değişiklikler beklemiyoruz. Bunun için
her hafta merkezimize gelen hastayı burada tartıp kendilerinin stres yaşamasını
istemiyoruz.
Hedefimize
ulaştığımız hastalarımızı sonraki süreçte en az ayda bir kez de olmak üzere
merkezimize bekliyoruz.
·
Holistik iyileşme nedir? Türkiye’de
yeteri kadar bilinmeyen bu bütünsel tedavi yöntemi hakkında bizlere biraz bilgi
verebilir misiniz?
‘’Holistik’’,
tümü kapsayan, bütüncül anlamına gelen bir sözcüktür. Tıp sözcüğüyle birlikte
kullanıldığında ise, arzulanır düzeyde bir sağlıklılık durumu için, fiziksel,
duygusal, sosyal ve manevi boyutların tümünün dikkate alındığı bir modeli
tanımlar. Düşünce ve duygularımız, nörolojik sistem ve dolaşım sistemi
aracılığıyla bedenimizi doğrudan etkiler. Aynı yolla, bedensel sağlık da beyne
gönderdiği sinyallerle duygu ve ruh durumumuzu şekillendirir. Milyarlar ve
milyarlarca nörotransmitter, peptid, hormon gibi kimyasal molekül, beyni
bedene, bedeni beyne bağlar. Yani, beyin ve beden birbirinden bağımsız çalışan
organ ve sistemler değildir. Holistik Tıp bu nedenle, kullandığı metotlarla,
tüm sistemi birlikte ele alır.
Hekimlerin
yeminini ederek mesleğe başladığı Hipokrat, ‘’İçimizdeki doğal iyileşme gücü,
şifa için en önemli kaynaktır’’ der. Holistik hekimin görevi, dışarıdan tedavi
edici bir madde vermeden önce, bu iyileşme gücünü harekete geçirmektir.
Tedavide,
bilimsel dayanağa sahip ve yan etkisiz geleneksel doğal tedavi modellerine de
yer verir. Hastaya zarar vermemek en temel ilkedir. Hastanın eğitilmesi ve
tedavi sürecinde sorumluluk alması, holistik tıbbın ana ilkelerindendir.
İnsan
yalnızca fizik bedenden ibaret bir varlık değildir. İnsanın fiziki bedeninin
yanında, aynı zamanda zihinsel, duygusal ve ruhsal bir bedeni de vardır. Bir
kişide fiziksel bedenin de bir rahatsızlık ortaya çıkmış sa, mutlaka bunun
altında yatan zihinsel, duygusal ve ruhsal etkenlerin varlığı söz konusudur. Yaşanan
her türlü travma insan da bazı hastalıkların oluşmasına yol açar. Yani
kendisini fiziksel bedende aşikar hale getirir. Aslında burada hastalığın
dilini anlamak çok önemlidir. Eğer o dili anlamaya başlarsak, altta yatan
zihinsel ve duygusal problemleri çözme konusunda büyük yol katederiz. İşte
Holistik tedavi ya da holistik iyileşme metodu dediğimiz şey de burada
yatmaktadır. İnsanı bütünlükten kopararak, çözüm seçenekleri sunan tüm tedavi
seçenekleri yetersiz kalmaya mahkumdur.
·
Ozon tedavisi hakkında bilgi verebilir
misiniz? Nedir? Kimlere uygulanır? Uygulama alanları nelerdir?
Ozon denilen
şey üç oksijen atomundan oluşan bir gazdır. Havadaki oksijen ise iki oksijen
atomundan oluşmaktadır. Atmosferdeki ozon tabakası denilen ozonosfer üç
değerlikli oksijendir. Ozonun birtakım kimyasal özelliklerinden faydalanmak
suretiyle, tıp ta kullanmaktayız. Bunlardan bir tanesi, bakteri, mantar ve
virüs öldürücü etkisidir. Avrupa’da sulareın dezenfeksiyonu için ozon
kullanılmaktadır. Hiç yan etkisinin ve zararının olmaması ile birlikte,
ülkemizde suların dezenfeksiyonu için kullanılan Klora göre3000 kat daha fazla
mikrop öldürücü etkisi vardır. Bu neden le yara dezenfeksiyonun da ve yara
iyileşmesinde inanılmaz sonuçlar elde edilmektedir. Özellikle Diabetik
hastalarda ortaya çıkan başta diabetik ayak olarak isimlendirilen sorun başta
olmak üzere, çok iyi sonuçlar alınmaktadır.
Bununla
birlikte metabolizma hızını arttırması nedeniyle, obezite tedavisinde çok iyi
sonuçlar alınmaktadır. Antioksidan etkileri sayesin de pek çok hastalıkta hem
birinci tedavi seçeneği, hem de tamamlayıcı anlamda oldukça geniş bir kullanım
alanı vardır. İmmüniteyi arttırması ve bununla birlikte, antimikrobik
özellikleri sayesinde tüm enfeksiyon hastalıklarında kullanım alanı
bulabilmektedir.
Ozon, farklı
şekillerde uygulanabilir. Majorotohemoterapi denilen kan yoluyla yapılan
uygulamaların yanında, kas içine enjeksiyonlar, eklem içine enjeksiyonlar, açık
yaralara direkt ozon uygulamaları ve rektal yolla uygulamalar gibi pek çok ozon
uygulama yöntemi vardır.
Genel anlamda
vücudun oksijen kapasitesini artırır, her hücrenin görevini daha iyi yapmasını
sağlar.Vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmalarını destekler.
Diabetesmellitus
(şeker hastalığı) başta olmak üzere, Romatoidartrit, Fibromiyalji, Dolaşım
bozuklukları, Gut hastalığı, Candidiasis, Alzheimer, Parkinson ve demans ta
yaygın bir kullanım alanı bulunmaktadır.
Amfizem,
KOAH, akut respiratuardistres gibi akciğer hastalıkları, Retinitispigmentosa,
katarakt, glokom, yaşa bağlı makülerdejenerasyongibi göz hastalıkları, Hipertansiyon,
venöz yetmezlik, periferalarteriyel hastalık, venözstaz gibi damar hastalıkları
ozon tedavisinden oldukça fayda sağlanan durumlardır.
Herpessimplex,
herpeszoster, AIDS, hepatit A, B, C, humanpapillomavirüs gibi viral
hastalıklarda da oldukça yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir.
Serebralpalsi,
Alerjik hastalıklar, Kronik yorgunluk sendromu, Sistemik LupusEritematozusCrohn
hastalığı, Enflamatuar bağırsak hastalığı, Avasküler nekroz, İyileşmeyen kronik
yaralar, Diyabetik ayak yaraları uyguladığımız ve oldukça başarı elde ettiğimiz
hastalıklar arasındadır.
Bununla
birlikte, Kanser tedavisinde tamamlayıcı tedavi olarak ozon kullanımı dünyada
yaygın olarak tercih edilen tamamlayıcı tıp uygulamalarından bir tanesidir.
·
Kuantum cihazından bahsetmiştiniz sizi
ziyaret ettiğimde, kuantum cihazı hakkında ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?
Bu cihaz ile neler yapılabiliyor ve kimlere uyguluyorsunuz?
Dünya da bu
konuda en yaygın olarak kullanılan
cihazlardan biri olan SCİO adı verilen kuantum cihazı ile test ve
değerlendirme yapılıyor.Kişinin fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal durumunu
test edip sonuçlar alınabilmekte ve yine aynı şekilde, tedaviye yönelik
girişimler uygulanabilmektedir.Scio sistemi, hastanın bilinçaltındaki
bioenerjik bilgileri elde eden, zihinsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal
seviyelerinin eksiksiz analizini bilgisayar yazılımı kullanılarak yerine getiren bir sistemdir.
SCIO’nun
çalıştığı Biofeedback prensibi, fizyolojik cevabın ölçümü ve bunun kişiye geri
verilmesi esasına dayanır.
SCIO cihazı,
Rife frekansları, Homeopati, Elektro-akupunktur ve Kuantum fiziğinin
harmanlandığı çok hassas bir biofeedback stres azaltma sistemidir.
Bu stres
azaltıcı biofeedback cihazı, insanlığın İLACA BAĞIMLI YAŞAMLAR dan ve KRONİK
RAHATSIZLIKLAR dan kurtulması için attığı büyük bir adımdır.
SCIO Nasıl
Çalışır
SCIO vücudu
12000 farklı frekansta, bir anti-virüs programının bilgisayarı taradığı gibi
tarar.
SCIO
saniyenin 1/1000'i hızında çalışır ve vücudun bu frekanslara verdiği cevapları
alır, normal değerler ile karşılaştırır, yanıtlarını derecelendirir, akut ve
kronik dengesizlikleri belirler.
SCIO
vücuttaki virüsleri, alerjileri, besinlere hassasiyet ve eksikliklerini,
vücudun biyolojik reaksiyonlarını ve titreşimlerini saptayarak ortaya çıkarır.
Bu bilgiler
vücudun ihtiyaçları, fonksiyon bozuklukları ve mevcut hasarları hakkında bize
bilgi verir. Bu bilgiler standart tıbbi testlerden farklıdır, çünkü bize
vücudun enerjetik durumu hakkında bilgi verir. SCIO,
virüsler, organ zayıflıkları, alerjiler, anomaliler ve besin hassasiyetleri
gibi birçok bilgiyi tarayıp dengesizlikler hakkında detaylı bilgi verir.
Bize değerli
vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder