ANNE VE BABAYA “GÜVENLE BAĞLANMA” NIN ÖNEMİ VE İLERKİ YAŞLARDA HANGİ DAVRANIŞLARIN TEMELİNİ OLUŞTURDUĞU GERÇEĞİ


4 Eylül 2015 Cuma


En bu gün çok değerli bir dergi ve bu dergi vesilesi ile de bu gidişle bağımlısı olacağım bir uzman keşfettim.
Keşifler heyecanlı ve keyiflidir. PSİKOLOJİM dergisini tanımak da işte bende tam da bu iki hissi uyandırdı. Lise yıllarımda sayısal ağırlıklı okuduğum için ya da henüz tadını alamadığımdan kaynaklı tercih edememiştim PSİKOLOJİ’yi. Şimdi girecek olsam sınava ilk ve tek tercihim olurdu eminim. Ancak yıllar içinde “insan psikolojisi”ne merak saldım ve lisans eğitimimden sonra tamamen bağımsız bir “SAĞLIK PSİKOLOJİSİ” eğitimi aldım sessiz sedasız. Derdim bu alanda çalışmak uzmanlaşmak falan değildi, öncelikle kendimi yeniden keşfetmek ve çevremi daha iyi algılamak için psikolojik yaklaşımları öğrenmekti düşüncem. Şimdilerde “çocuk psikolojisi”ne de merak saldım. Bol bol okuyup, kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
PsikolojiM dergisini bir solukta okuyunca bir kez daha “KEŞKE…!” dedim kendi kendime ve bir söz verdim! Tüm imkanları araştırıp 30’lu yaşların ilk adımında PSİKOLOJİ okuyacağım.
Herneyse sadede geleyim. Fena gaza geldim. PINAR HOLT’u çok sevdim ve sizlerle de paylaşmak istedim. Çok önemli ve bilinmesi gereken bir konu sevgili annelerim. Keyifli okumalar.
**********************************************
Bowbly’e göre çocuklarıyla güvenli bağlanma ilişkisi kuran ebeveynler aynı zamanda onlara değerli oldukları, güvende oldukları ve sevildiklerine ilişkin güvence vermiş olurlar. Bu güvence altında gelişen çocuklar bir taraftan başarı için özgüven kazanırken diğer taraftan psikolojik sağlıklarını korurlar.
Yapılan araştırmalara göre anneye bağlanmanın okul öncesi döneme kadar sürdüğü, babaya bağlanmanın ise orta çocukluk dönemi itibariyle gelişen bir süreç olduğudur.
Yine yapılan diğer önemli bir araştırmada; babaya güvenli bağlanmanın bebeği ileriki yaşamında akademik ve atletik alanlarda başarılı olmasına, anneye güvenli bağlanmanın ise daha çok sosyal ve duygusal alanlarda başarılı olmasına neden olmuştur. Elde edilen bu bulgular hem babaya ama özellikle anneye büyük görev düştüğünü göstermektedir.
Erken yaşta ebeveyn ve çevremizle yaşadığımız deneyimler, ilişkilerimizde oluşturduğumuz bağlanma stillerini belirler. 4 gruptan oluşan bağlanma stillerini inceleyecek olursak;
Güvenli Bağlanma: Ailesi tarafından güven verici, kabul gören, tutarlı, ihtiyaçlarının karşılandığı, sevgi ve ilgi ile büyümüş kişilerdir. Genelde kendilerine, partnerlerine ve ilişkilerine olumlu bakış açısına sahiptirler. Partnerleriyle yakınlık kurup aynı zamanda kendi bağımsızlıklarını da koruyabilirler.
Kaygılı Bağlanma: Partnerlerine bağımlı, aşırı ilgi, yüksek derecede yakınlık, onay ve hassasiyet bekleyen kişilerdir.
Kayıtsız Kaçıngan Bağlanma: Bu kişiler yakın duygusal ilişkiler olmadan kendilerini rahat hissederler. Özgürlüklerine çok düşkün olup, başkalarına bağımlı olmayı ya da başkalarının da onlara bağımlı olmasını istemezler. Duygularını yoğun bir şekilde bastırır, reddedilme duygusunu yaşamamak için yakın ilişkiler kurmaktan kaçınırlar.
Korkulu Kaçıngan Bağlanma: Her ne kadar çevresi ve partneriyle yakın ilişki kurmak istese de, başkalarına güvenmediği, yakınlık kurarsa incinip, üzülebileceğinden korkan kişilerdir. Bir yandan yakınlık kurmak isteyip bir yandan yakınlık onları korkutur. Karmaşık ve bastırılmış duygulara sahiptirler.
Bu dört bağlanma sitilinde fark etmemiz gereken en önemli nokta ebeveynlerin (özellikle anne), çocuklarıyla geliştirdikleri bağlanma şekilleri ileride bu çocukların hayatlarının tüm alanlarını etiketlediğidir.
Neden bazılarımız etrafına güvenirken, bazılarımız en yakınımıza bile güvensiz hisseder? Neden bazılarımız bağlanmaktan kaçıp ıssızlaşırlar? Ya da neden bazılarımız kendilerini bir aynayla tamamlamak yerine birçok aynaya ihtiyaç duyar?
Gelişen ve hızla değişen bu dünyada, en iyi kariyeri, en fazla parayı, en lüks otomobili, en büyük evi, en güzel kıyafetleri, en muhteşem seyahatleri yapıyor olsak bile bizi tek doyuma ulaştıracak ve mutlu edecek etmen ‘varlığımızın kabulü, onaylanmamız ve başkalarına duyduğumuz ihtiyaçtır.’ Dolayısıyla ailemizle, arkadaşlarımızla veya eşimizle oluşturacağımız güvenli bağlanma bizi hem  mutlu edecek hem de yaşamımızda oluşabilecek psikolojik kırılmalara karşı daha güçlü durmamızı sağlayacaktır.
Peki güvensiz bağlanma geliştirerek büyüyen insanların ilişkilerinde problem yaşamaları kaderleri midir? Elbette çocukluk itibariyle kişilerarası ilişkilerde gelişen ‘olumsuz benlik’ modeli psikoterapi desteğiyle değiştire bilinir. Çocuklukta yaşanılan deneyimler sonucu sahip olunan ıssız duygular iyi bir destekle aşıla bilinir.
Tüm ilişkilerimizde samimiyet, yakınlık, güven ve bağlılığın verdiği keyfi yaşamanız dileğiyle…

 

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı
Maira Gall
Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.