En bu gün çok
değerli bir dergi ve bu dergi vesilesi ile de bu gidişle bağımlısı olacağım bir
uzman keşfettim.
Keşifler
heyecanlı ve keyiflidir. PSİKOLOJİM dergisini tanımak da işte bende tam da bu
iki hissi uyandırdı. Lise yıllarımda sayısal ağırlıklı okuduğum için ya da
henüz tadını alamadığımdan kaynaklı tercih edememiştim PSİKOLOJİ’yi. Şimdi girecek
olsam sınava ilk ve tek tercihim olurdu eminim. Ancak yıllar içinde “insan
psikolojisi”ne merak saldım ve lisans eğitimimden sonra tamamen bağımsız bir “SAĞLIK
PSİKOLOJİSİ” eğitimi aldım sessiz sedasız. Derdim bu alanda çalışmak
uzmanlaşmak falan değildi, öncelikle kendimi yeniden keşfetmek ve çevremi daha
iyi algılamak için psikolojik yaklaşımları öğrenmekti düşüncem. Şimdilerde “çocuk
psikolojisi”ne de merak saldım. Bol bol okuyup, kendimi geliştirmeye
çalışıyorum.
PsikolojiM
dergisini bir solukta okuyunca bir kez daha “KEŞKE…!” dedim kendi kendime ve
bir söz verdim! Tüm imkanları araştırıp 30’lu yaşların ilk adımında PSİKOLOJİ
okuyacağım.
Herneyse sadede
geleyim. Fena gaza geldim. PINAR HOLT’u çok sevdim ve sizlerle de paylaşmak
istedim. Çok önemli ve bilinmesi gereken bir konu sevgili annelerim. Keyifli
okumalar.
**********************************************
Bowbly’e göre
çocuklarıyla güvenli bağlanma ilişkisi kuran ebeveynler aynı zamanda onlara
değerli oldukları, güvende oldukları ve sevildiklerine ilişkin güvence vermiş
olurlar. Bu güvence altında gelişen çocuklar bir taraftan başarı için
özgüven kazanırken diğer taraftan psikolojik sağlıklarını korurlar.
Yapılan araştırmalara göre anneye bağlanmanın okul öncesi döneme
kadar sürdüğü, babaya bağlanmanın ise orta çocukluk dönemi itibariyle gelişen
bir süreç olduğudur.
Yine yapılan
diğer önemli bir araştırmada; babaya güvenli bağlanmanın bebeği ileriki
yaşamında akademik ve atletik alanlarda başarılı olmasına, anneye güvenli bağlanmanın
ise daha çok sosyal ve duygusal alanlarda başarılı olmasına neden olmuştur. Elde edilen bu
bulgular hem babaya ama özellikle anneye büyük görev düştüğünü göstermektedir.
Erken yaşta
ebeveyn ve çevremizle yaşadığımız deneyimler, ilişkilerimizde oluşturduğumuz
bağlanma stillerini belirler. 4 gruptan oluşan bağlanma stillerini inceleyecek
olursak;
Güvenli Bağlanma: Ailesi tarafından güven verici, kabul gören, tutarlı,
ihtiyaçlarının karşılandığı, sevgi ve ilgi ile büyümüş kişilerdir. Genelde
kendilerine, partnerlerine ve ilişkilerine olumlu bakış açısına sahiptirler.
Partnerleriyle yakınlık kurup aynı zamanda kendi bağımsızlıklarını da
koruyabilirler.
Kaygılı Bağlanma: Partnerlerine bağımlı, aşırı ilgi, yüksek derecede yakınlık,
onay ve hassasiyet bekleyen kişilerdir.
Kayıtsız Kaçıngan Bağlanma: Bu kişiler yakın duygusal ilişkiler
olmadan kendilerini rahat hissederler. Özgürlüklerine
çok düşkün olup, başkalarına bağımlı olmayı ya da başkalarının da onlara
bağımlı olmasını istemezler. Duygularını
yoğun bir şekilde bastırır, reddedilme duygusunu yaşamamak için yakın ilişkiler
kurmaktan kaçınırlar.
Korkulu Kaçıngan Bağlanma: Her ne kadar çevresi ve partneriyle
yakın ilişki kurmak istese de, başkalarına
güvenmediği, yakınlık kurarsa incinip, üzülebileceğinden korkan kişilerdir.
Bir yandan yakınlık kurmak isteyip bir yandan yakınlık onları korkutur.
Karmaşık ve bastırılmış duygulara sahiptirler.
Bu dört bağlanma
sitilinde fark etmemiz gereken en önemli nokta ebeveynlerin (özellikle anne), çocuklarıyla
geliştirdikleri bağlanma şekilleri ileride bu çocukların hayatlarının tüm
alanlarını etiketlediğidir.
Neden bazılarımız
etrafına güvenirken, bazılarımız en yakınımıza bile güvensiz hisseder? Neden bazılarımız
bağlanmaktan kaçıp ıssızlaşırlar? Ya da neden bazılarımız kendilerini bir
aynayla tamamlamak yerine birçok aynaya ihtiyaç duyar?
Gelişen ve hızla
değişen bu dünyada, en iyi kariyeri, en fazla parayı, en lüks otomobili, en
büyük evi, en güzel kıyafetleri, en muhteşem seyahatleri yapıyor olsak bile
bizi tek doyuma ulaştıracak ve mutlu edecek etmen ‘varlığımızın kabulü,
onaylanmamız ve başkalarına duyduğumuz ihtiyaçtır.’ Dolayısıyla
ailemizle, arkadaşlarımızla veya eşimizle oluşturacağımız güvenli bağlanma bizi
hem mutlu edecek hem de yaşamımızda oluşabilecek psikolojik kırılmalara
karşı daha güçlü durmamızı sağlayacaktır.
Peki güvensiz
bağlanma geliştirerek büyüyen insanların ilişkilerinde problem yaşamaları
kaderleri midir? Elbette çocukluk itibariyle kişilerarası ilişkilerde gelişen
‘olumsuz benlik’ modeli psikoterapi desteğiyle değiştire bilinir. Çocuklukta
yaşanılan deneyimler sonucu sahip olunan ıssız duygular iyi bir destekle aşıla
bilinir.
Tüm
ilişkilerimizde samimiyet, yakınlık, güven ve bağlılığın verdiği keyfi
yaşamanız dileğiyle…
Hiç yorum yok
Yorum Gönder