Ben de elbette başta oyun grubu ile başladım benzer arayış ve endişelere. Karşıyaka civarında oturan pek çok kişinin gözbebeği olan Jou Jou Oyun ve Aktivite Merkezi ile ilk deneyimimizi yaşadık seve seve. Nasıl güzel bir adımdı o öyle. Bize okul/kurum kavramını sevdirmiş olmalı ki hala Girne Caddesinden Yıllar sokağa dönen yol ayrımında Sudelina "Anne Bak burada benim Jou Jou mmm" diye anımsar sevgiyle. Eğer siz de 18 ayınızı doldurdu ve oyun grubu arayışındaysanız Bahar Hanım ile tanışın diye öneririm naçizane. Zira orada sadece çocuğunuz değil emin olun siz de çok keyif alacak, diğer aynı yaş grup ebeveynleri ile kaynaşacaksınız.
Oyun grubunun ardından gelen ilk endişeli arayışı KREŞ sürecinde yaşadık biz. Ne çok okul gezdik, ne çok emek verdik kendimizce en iyi yeri bulalım diye.
Sayın Öznur Ulaş çok değerli, çok güler yüzlü, merhametli bir insan olmasının yanında aynı zamanda çok da başarılı uzman bir psikoterapisttir. Sakınmadan kendi hayatından verdiği örneklerle bizlere güç verir. Tarçın Anaokulları değerli yöneticisi Öznur Hanım ile yaptığımız röportajı rötarlı da olsa aşağıda bulabilirsiniz.
·
Öznur
Hanım kendinizi anlatırken oldukça mütevazi olduğunuzu biliyorum. Değerli
bilgilerinizi okuyacak olan okuyucular için Lütfen kendinizden ve eğitiminizden
bahseder misiniz?
İstanbul üniversitesi psikolojik
danışmanlık eğitimden sonra Almanya Pozitif ve Kültürlerarası Psikoterapi Akademisinde psikoterapistlik
temel eğitimimi , ayrıca aile ve çocuk psikoterapisi alanın da masterımı tamamladım.
Bir diğer master eğitimimi de Ankara Üniversitesinde tamamlayarak yine Ankara üniversitesi
tıp fakültesinde çeşitli akademik çalışmalar yürüttüm. Özellikle psikosomatizasyonlar
konusunda geliştirdiğim, literatüre eklenmiş tanılamayı kolaylaştırıcı bir ölçek
mevcut. Birçok farklı şehir ve ülkede kongrelere ve eğitimlere katıldım.
·
Ve
elbette ki bir kez daha kurumunuzu kısaca anlatmanızı rica ediyorum sizden. Ben
okulunuzdan çok memnun bir veli olarak pek çok velinin sizi ve kurumunuzu
tanımasını istiyorum.
Tarçın anaokullarımız dördüncü yılına
girdi. Bu sene itibariyle, 24 aylıktan 48 aylığa kadar öğrencilerimizin eğitim
gördüğü küçük yaş şubemiz ve 48 aylık
üzeri grupla anasınıfı hazırlık eğitimimizin verildiği büyük yaş şubemiz
ile okul öncesi eğitimin öneminin farkındalığıyla hizmet veriyoruz. Okulumuzda
İngilizce ve Fransızca olmak üzere iki yabancı dil de eğitim veriliyor.
Beslenme konusunda doğallık, hijyen ve lezzet vazgeçilmezlerimiz. Evlerimiz de
çocuklarımızın beslenmesinde nelere dikkat ediyorsak okul olarak aynı profilde
hassasiyet göstermeye çalışıyoruz. Çocuklarımızın zihinsel bedensel ruhsal
gelişimleri açısından desteklemek amaçlı branş derslerimiz mevcut. Küçük yaş
şubemizde beş temel branş dersimiz, yaşlarımız büyüdükçe on bir farklı branş
dersi olarak zenginleşiyor. Belli aralıklarla yaptığımız pedogojik taramalar,
0-6 sürecini sağlıklı takip etmek açısından büyük önem taşıyor.


Bir önceki yapmış olduğumuz röportaj
çok okundu, çok ses getirdi. Son kontrol ettiğimde 7000’in üzerinde anneye
ulaştığımızı görüyorum. Öncelikle İzmir’imizin değerli ve deneyimli isimlerin
biri olarak sayfamda sizi konuk etmekten onur duyuyorum. Bu yazımızda bizimle;
biraz da şahsi olarak gereksinim duyduğum bazı hususları danışmak istiyorum.
BECERİLER
·
0-4
yaş çocuğundan uzmanların beklentisi nedir? Hangi becerilerin gelişmiş olmasını
önemsiyorsunuz?
Aslında 0-4 yaş her çocuk için farklı
hızda geçen bir dönemdir. Ama biz çocuklarımızı bazı gelişimsel alt basamaklara
göre değerlendiriyoruz. Bu basamakları kabaca şu şekilde sıralayabiliriz. İnce
motor becerileri, kaba motor becerileri, dil becerileri, bilişsel beceriler,
sosyal beceriler ve özbakım becerileri.
48 aylık bir çocuğun bu alanlarda belli seviyelere ulaşmış olmasına
örnekler verecek olursak; ince motor becerilerinde düz bir çizgi çizebilmesini,
birkaç düğmesini ilikleyebilmesini bekliyoruz. Kaba motor becerilerinde başının
üzerinden bir topu atabilmesini, tek ayağı üzerinde zıplayabilmesini, dil
becerileri ve bilişsel beceriler alanında hangisi uzun dediğinizde uzun olanı
gösteriyor olmasını, yaşını biliyor olmasını nasıl kelimesini kullanarak soru
soruyor olmasını bekliyoruz. Sosyal beceriler alanında yardımsız komşuya giderek
istenen bir şeyi alabilmesini, diğer çocuklarla kurallı oyunlar konusunda bir
miktar gelişmiş olmasını bekliyoruz. Özbakım becerileri alanında da yardımsız
tuvalete gidebilmesini, bağımsız olarak yemek yiyebilmesini ve üzerini çıkarma
konusunda ilerleme kaydetmesini sıralayabiliriz.
·
SOSYAL İLETİŞİM becerileri konusuna
değinebilir misiniz? SOSYAL BECERİLER nasıl geliştirilebilir?
Sosyal iletişim becerileri açısında
çocuğun bağımsızlaşmaya başladığı zaman aralığı genel olarak iki – iki buçuk
yaş arasıdır. Bu dönemden itibaren çocuklarda anneden ayrı birey olma duygusu
gelişmiş ayrıca ayrılma anksiyetesi dediğimiz kaygı büyük ölçüde azalmıştır. Bu
dönemde sık sık çocukların akran grubuyla bir araya gelip oyun oynamayı
deneyimlemesi en öncelikli isteğimizdir. Özellikle annelerin bu oyunlar
esnasında mümkün olduğunca müdahil olmayarak yalnızca güven hissiyle
gözlemlemesi sosyal beceri gelişimi için önkoşuldur. Ev içinde küçük
sorumluluklar vermeye de bu dönemde başlanmasını öneriyoruz. Evinize gelen
misafirlerden başlayarak komşularınızla iletişim kurmasını destekler bir
yaklaşımınız yine bu süreci kolaylaştıracaktır. Eğer çocuğumuzda hazırsa iki
yaş sonrasında okul öncesi eğitim kurumuna başlayarak asıl sosyal beceri
deneyimlerini kazanacaktır.
·
MOTOR
GELİŞİM BECERİLERİ nelerdir? Hangi aktiviteler ile arttırılabilir?
Öncelikle motor gelişim becerilerini
ikiye ayırıyoruz. Kaba motor becerileri ve ince motor becerileri. Kaba motor becerileri tüm vücudumuzu
kullanarak yaptığımız hareketleri tanımlar. İnce motor becerileri de daha çok el
göz koordinasyonun önemli olduğu hareketlerdir. Bunları geliştirmek aslında
yine çocuğumuzun bağımsızlaştırılmasından geçer. Yaşına uygun oyuncakların
kullanımı da bizler için önemlidir. Küçük yaşlarda oyun hamurundan toprak yada
kumla oynamaya kadar her türlü aktivite motor becerileri geliştirme için faydalıdır.
36 aylık civarında kalem tutma boyama yapıştırma yırtma gibi faaliyetlerin ev için
de zenginleştirilerek yapılması da önemlidir.
·
Her
çocuğun ve yaş grubunun farklı olduğu ve gelişiminin farklı seyredeceğinizi
biliyoruz. Anneler için “alarm” ne zaman başlamalıdır? Eksiklikler evde anneler
tarafından gözlemlenebilir mi? Özellikle dikkat edilmesini önereceğiniz
hususlar nelerdir?
Çocuğunuz 48 aylık olmasına rağmen
henüz sizinle iletişim kuramıyorsa, tuvalet eğitimini tamamlayamadıysanız, göz temasından kaçınıyor ya da oyuncaklara
ilgi duymuyorsa, sizlere yada akranlarına karşı agresif tutum sergiliyor
ve şiddete başvuruyorsa, henüz yemek ve
uyku konusunda sorun yaşamaya devam ediyorsanız, bir uzman desteği almanızı
genel olarak önerebiliriz.
UYKU VE TUVALET EĞİTİMİ/DİSİPLİNİ
·
Biz
uyku eğitimi anlamında vukuatlı bir aileyiz. Hala Sudelina ile birlikte
yattığımı söylediğimde yüzünüzde oluşan ifade bile bunun ne kadar tehlikeli
olduğunu gösteriyordu aslında. Çocuklara hangi yaştan itibaren uyku eğitimi
verilmelidir?
Uyku eğitimi konusunda uluslararası
platform da bir çok farklı görüşe rastlayabiliriz. Öncelikle kültürümüze
uygunluğuna bakmayı tercih ediyorum ben.
Amerika da uyku eğitimi konusunda 4-5 aylık bebeklerde
başlanabilirliğinden bahsedilirken asya kültüründe çocuklar için uyku eğitimi
yada ebeveynden ayrı yatma çok daha geç aylarda yada yaşlarda önerilmektedir. Öncelikle ilk bir
buçuk yıl bebekler için güvenli bağlanma dönemi dediğimiz önemli bir dönemdir.
Bu süreçte anneyle sağlıklı bağlar kurması ve istediğinde anneye ulaşması
ileride ki güven duygusu için hayati önem taşımaktadır. O yüzden özellikle 4-5
aylık bir bebeğin ağlasa bile uyumaya zorlanması, annesi tarafında kucağa
alınmaması bizim için çok istendik bir durum değildir. Bağlanma sürecini genel
olarak basitçe anlatacak olursak; bebek ilk dört beş aya kadar tam olarak
annesiyle bağını gerçekleştirmemiştir. Beş aylıktan sonra anneyi ayırt etmeye
ve anneden ayrılmayla ilgili kaygı duymaya başlar. Bu kaygı sürekli artarak 13
aylık civarı top noktaya ulaşır. 18 aylıktan sonra bebeğin çevreye olan ilgisi
arttıkça kaygısı azalmaya başlar. 24 aylıkta genel olarak ayrılık
anksiyetesinin sona erdiğini söyleyebiliriz. Bizim önerimiz bebek doğduğu andan
itibaren ayrı yatakta yatırılması, ancak ilk bir buçuk yıl konfor açısında anne
baba ile aynı odada yatağı ayrı olmak üzere bulunabilir. 18 aylıktan itibaren
yatağının ayrı oda da bulunması ve uykuya geçiş esnasında anne yada babanın
desteğini almasını istiyoruz. Ama bu destek yanında yatmak yada sallamak
olmamalıdır. Bir koltuk yada sandalyede oturmak masal anlatmak ninni söylemek
olabilir. İlk kez yatak ayırmayı gerçekleştirecek ebeveynlerimize en önemli
uyarımız sabırlı sakin ve tutarlı olmaları.
Bu süreçte çocuklarınıza pekiştireçler vererek sürece katkı
sağlayabilirler.
Tuvalet eğitimi konusuna gelince; bu da
yine çocuklar için önemli gelişim basamaklarından sayılmaktadır. Bir buçuk yaş
ile dört yaş arasında bu eğitimin tamamlanmış olmasını bekliyoruz. Her çocuk
için bu yaş farklılık gösterebilir. Bu
konuda ebeveynlerin başka çocukların yaşlarını baz alarak geç kaldığını
düşünmesi yada erken başlaması çocuk için daha sonrasında olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.
Öncelikle tuvalet eğitimi verilebilmesi için çocuğumuz kas gelişimi ve zeka
gelişimi açısında belli yeterlilikleri sağlıyor olmasını isteriz. Çocuğumuzun
en az iki üç saat kuru kalıyor olması kas gelişimi açısından ön koşulu
oluşturmaktadır. Dört beş küpü üst üste koyuyor olması, geri geri yürüyebiliyor
olması da baktığımız diğer gelişim alanlarındandır. Ailenin tuvalet eğitimi
için hazır olması da en az çocuğun hazır oluşluğu kadar önemlidir. Özellikle
ilk günlerde sık sık tuvalete götürülmesi,
kaçırmalar yaşandığında buna sabırla karşılık verilmesi için uygun ev
ortamı ve ruh hali dayanıklılığı şarttır.
Çünkü tuvalet eğitimi başladıktan sonra tekrar alt bağlamaya dönülmesi
bizim için travmatik sayılabilecek bir süreçtir. Dolayısıyla en uygun ve hazır
olunan zamanda başlanması hem çocuk hem ebeveyn açısından sürecin sorunsuz
olmasını sağlar. Yine gece ve gündüz tuvalet eğitiminin mümkün olduğunca aynı
zamanda verilmesi de önerilmektedir.
·
Anne/Baba
odasının mahrem olduğunu ısrarla vurgulayacağınızı ve bu konuyu özellikle
önemsediğinizi biliyorum. Çocuğun ebeveyn ile birlikte ve Anne baba odasında
yatmasının çocuk için/ ebeveynler için ne gibi tehlikeleri söz konusu?
Iki yaş sonrasında özellikle
bağımsızlık kazanma açısından önemli bir döneme girildiği için birlikte yatma
özgüven açısından negatif bir durum yaratmaktadır. Özellikle dört yaş civarında
da toplumsal cinsiyet rollerinin geliştiği önemli bir dönem olması yine
mahremiyet kavramının oluşmasında temel sayılması açısından ayrı yatma bizim
için bir gerekliliktir. Sadece uyku esnasında bile değil normal zamanda,
özellikle tuvalet ihtiyacını giderirken kapının kapalı tutulması, banyodan
sonra üzerinin giyinip çıkarılması çocuğun kendi odasında yapılmalıdır. Bu
dönem de yaşanan olumsuzluklar cinsel kimlik bozukluklarına uzanan bir dizi
sorunun sebebi ve habercisi olabilir
·
Uyku
düzenini oturtamayan bir aile nereden başlamalı? Uyku rutini oluşturmak için
Neler yapmalı? Bu sancılı süreç için önerileriniz neler?
Öncelikle anne baba olarak çocuğun ayrı
yatmasının gerekliliğine inanma ve karar verme en önemli başlangıçtır. Bu
kararı verdikten sonra eğer evde çocuğun
bakımıyla ilgilenen başka bireyler varsa (büyükanne, bakıcı..vb) onların da
konu ile ilgili karardan haberdar edilip bilgilendirilmesi gerekmektedir. İş
birliği her konuda olduğu gibi bu konuda da fazlasıyla önemlidir.Çocuğa bu konu
ile ilgili bilgi vermek odasına sevdiği birkaç eşya almak (nevresim takımı
gibi..) sürece olumlu etki edebilir. Ama en önemlisi anne babanın bu süreçle
ilgili kararlı davranmasıdır. Anne baba ilk günden itibaren çocuğun yanında bir
koltuk ya da sandalyede uyuyana kadar beklemelidir. Bu süreç bir miktar uzayabilir yada buna ağlamalar
eşlik edebilir. Bunlara karşı sabırlı tutum sergilemek gerekir. Israr ve
ağlamalar sonucunda çocuğumuzun istediğinin yapılması ya da yeniden anne
babanın yatağına getirilmesi süreci olumsuz etkiler ve uzatır. İki hafta
içerisinde bu olumsuz göstergelerin büyük ölçüde azalmasını bekliyoruz.
İNATLAŞMA
·
Sudelina
başta olmak üzere 0-4 yaş çocuklarında sıklıkla “ebeveyn ile inatlaşma”
gözlemliyorum. Israrla kendi dedikleri olsun istiyor ve zaman zaman
anlamsız/imkansız talepleri olabiliyor. İnatlaşma hangi yaş aralığında hangi
oranlarda görülür ve normal midir? İnatlaşma özellikle iki buçuk yaşla
dört yaş arasında dönem özelliği olarak kabul ettiğimiz bir durumdur. Bu dönem
çocuğu nispeten daha negatif ve inatçı olabilir. Ama bunun düzeyi genel olarak
ailenin çocuk yetiştirme tutumları ve
karakter yapısıyla ilişkili olarak değişiklik gösterebilir.
·
İnatlaşma
anında ebeveynin tutumu ne olmalıdır?
Genel olarak iki buçuk yaştan sonra
ailelerin çocuklarına seçim yapmaları konusunda olanaklar sağlamalarını
öneriyoruz. Bu çocuğun her istediği yapılmalı anlamı taşımamakla birlikte makul
isteklerine de gereksiz hayırlar çocuğun inatçılığını pekiştirebilir. Ama
buradaki ana nokta ailenin kararlı ve tutarlı bir yaklaşım sergilemesidir.
Çocuğunuza evet dediğinizde de hayır dediğinizde de, bunu tepkileriyle değiştirmemeniz gerekmektedir. Ağlayarak yada
inatlaşarak istediğini yaptırmayı deneyimleyen çocuk bunu farklı farklı ortamlarda bile olsa tekrar sağlamaya
çalışabilir.
·
Çocuk
ısrarla ağlıyor diye her istediğinin yapılmasının riskleri nelerdir?
0-6 yaş döneminde henüz soyut düşünme
becerileri tam olarak gelişmediğinden, deneyimlerle öğrenmek çocuklar için
öğrenme modellerinde ilk sıradadır.
Ağladığında istediği yapılan çocuk bunun şiddetini arttırabilir. İsteklerinin
yerine gelmesi karakter gelişimi açısında olumsuz deneyimler kazanmasına yol
açar. Temelleri yanlış atmak sonrasını da olumsuz etkiler. Akran grubu yada
okul öncesi kurumda da isteklerini bu şekilde yaptırmaya çalışması
toplumsal uyum becerileri açısından da
dezavantaj yaratır.
·
Kriz
anları için önerileriniz nelerdir?
Öncelikle anne ve babanın sakin, sevecen
ve soğukkanlı kalmasını istiyoruz. Kullandığımız üslupta bu süreçte çok önem
taşımaktadır. Ağlayan çocuğunuzla göz teması kuracak seviyede ona yaklaşarak ağladığında
onu anlamadığınızı sakin ve sevecen bir şekilde söylemenizi istiyoruz. Ağlaması
bittiğinde onunla konuşabileceğinizi de belirtiniz. Sonrasında yine sakince
iletişimi keserek başka bir şeylerle ilgilenmenizi ve ağlama şiddeti artsa bile
ona dikkatinizi yöneltmemenizi bekliyoruz. Ağlama şiddeti azaldığında yada
tamamen bittiğinde tekrar göz göze olacak şekilde yada kucağınıza alarak
durumla ilgili basit bir açıklama yapmanızı gerekmektedir. İlk zamanlarda
dikkatinizi daha fazla çekmek için tepkilerde artış yaşanabilir. Sabırlı
olunduğu takdirde kısa sürede sönme yaşanacaktır. Anne baba olarakta tutarlı
davranmanız en önemli önkoşuldur.
İlginiz,
samimiyetiniz ve vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Sudelina’mın
sizin gibi değerli bir kişinin gözetiminde ve kurumunuz bünyesinde büyümesinden
büyük mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.
Asıl
teşekkürü ben sizlere etmek istiyorum.
Sadece kendi çocuğunuzu sağlıklı yetiştirmek için gösterdiğiniz çabadan değil
etrafınızdaki anne-babalara da bu konuda
destek olmak aydınlatmak amaçlı gayretleriniz için.. Sizler ve çocuklarınız
bizler için ümit ve mutluluk kaynağı..


Hiç yorum yok
Yorum Gönder