Bu yaz tatilinde tüm çocuklar KidzBrain Atölyeleri ile tanışacak…


25 Temmuz 2025 Cuma


Ege Bölgesi’nin alışveriş, yeme içme ve eğlence merkezi İstinyePark İzmir, özel mimarisi,

tüm yerli ve yabancı markalara ev sahipliği yapan markalar caddesi, farklı tüketim

alışkanlıklarına sahip tüm ziyaretçilerin günlük yaşamdaki ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra gelişim ve tasarım odaklı 21.yy niteliklerine yönelik KidzBrain iş birliği ile hazırladıkları atölyelerle dikkat çekiyor.


Oxford sözlüğüne giren BranRoot (Beyin çürümesi) nin önemini vurgulayan ve beyin gelişimini desteleyerek doğru teknoloji kullanımı hususuda özenle hazırlanan atölyelerle 4 yaşından itibaren çocuk ve gençlere yönelik alternatifler sunuyor.


Etkinlikler çerçevesinde KidzBrain Gelişim ve Tasarım Atölyeleri İstinyePark İzmir’de -1.

Kat Ana Etkinlik Alanı’nda gerçekleşecek.  1 Ağustos - 7 Eylül tarihleri arasında her cumartesi ve her pazar günü düzenlenecek atölyeler ücretsiz olacak.


Çocukların üretkenlik, dizayn thinking, teknoloji ve analitik düşünme becerileri penceresinden bakarak eğlenerek öğrenecekleri program kapsamında,  

her cumartesi 

13.00-13.40 saatleri arasında Beyin Egzersizleri ve Dikkat Atölyesi (7-12 Yaş), 

14.00-14.40 saatlerinde Math Dizayn- Matematiksel Tasarım Atölyesi (Matematiksel

Düşünme ve Tasarım, 5-7 Yaş), 

15.00-15.40 saatlerinde Yeni Nesil Kodlama Atölyesi

(Bilgisayarlı, 7-12 Yaş) , 

16.00-16.40 Math Dizayn Atölyesi Bilgisayarlı (8+ Yaş), 

17.00-17.40 saatlerinde Yapay Zeka ile Görsel Tasarım Atölyesi (10+ Yaş) olacak.


Her Pazar ise 

13.00-13.40 saatlerinde Tinkercad ile Modelleme Atölyesi( 7+ Yaş), 

14.00-14.40 saatlerinde Tasarla, Uygula, Yapıştır, Sticker Tasarım Atölyesi( 4-7 Yaş), 

15.00- 15.40saatlerinde Kidzbrain Egzersizleri Atölyesi (5-8 Yaş), 

16.00-16.40 saatlerinde Yapay Zekaile Müzik ve Tasarım Atölyesi (7 + Yaş), 

17.00- 17.40 saatlerinde Mind & Science Atölyesi(4-7 Yaş) gerçekleşecek.


Bu keyifli etkinlikleri sakın kaçırmayın















Peki DEHB'li beyinler neden böyle bir başlangıç engeliyle mücadele ediyor?


24 Temmuz 2025 Perşembe




Ödül Eksikliği Sendromu: Şunu bir düşünün: Beynimizin ödül sistemi, bizi başarının peşinden koşmaya motive eden, iyi hissettiren bir kimyasal olan dopaminle çalışır. Ancak DEHB'li beyinler için bu ödül sistemi adeta zoru başarmak gibidir. "Hadi yapalım!" hissini uyandırmak için çok daha fazla dopamin gerekir.


Gecikmiş Tatminsizlik: Başkalarını uzun vadeli hedeflere ulaşmaya teşvik eden o heyecan mı? Ulaşılması zor bir ödül sistemi yüzünden mi? DEHB'li beyinler için bu, daha çok hafif bir fısıltı gibi. Uzaktaki teslim tarihlerinin daha az motive edici görünmesine şaşmamalı!


Uyarım Arayışı: Peki, DEHB'li bir beyin ne yapmalı? Genellikle hızlı dopamin atakları arayışına girer. Yenilik, heyecan, anında tatmin - bunlar dopamin patlaması vaat eden siren çağrılarıdır. Ancak bu hızlı çözümler o anda iyi hissettirse de, genellikle motivasyonda iniş çıkışlara yol açarak daha büyük hedeflere ulaşmayı daha da zorlaştırır. 


Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Bir Beyni Ne Motive Eder?

Baskı: Baskı, hepimizin arka cebinde taşıdığı, gerektiğinde kullanmaya hazır motivasyon kaynağıdır. Üretimi en kolay olanıdır ve (çoğu zaman) güvenebileceğiniz bir şeydir.

DEHB'li beyin baskı altında

Baskı, yarın sabah teslim etmeniz gereken ödev, patronunuzun üç hafta önce teslim etmesi gereken raporu istemesi ve eşinizin unutulmuş bir yıldönümü için ağlaması.

En sık kullanılan motivasyon aracıdır çünkü üretmesi en kolay olanıdır. Şu anda o projeye başlamak istemiyor musunuz? Birkaç hafta bekleyin - teslim tarihinden birkaç saat önce, çok daha ikna edici gelecektir. 


        Baskı nasıl çalışır: Herhangi bir şekilde baskı hissettiğimizde, vücudumuz stresle             başa çıkmak ve onu sürdürmek için dopamin ve adrenalin salgılar . Bu dopamin, dopamin                 açlığı çeken beyinlerimizi besler ve odaklanmamızı sağlayarak, baskı dolu her ne görev                     olursa olsun onu çok daha ilgi çekici hale getirir. 

3 Tip Baskı:

Kişilerarası baskı 

Bu, başkalarının size uyguladığı baskıdır; ister ihtiyaçları, ister hayal kırıklıkları, ister öfkeleri olsun. Kocanızın yan komşunuza verdiği tepkiler veya siz Candy Crush'ın bir sonraki seviyesini geçmeye çalışırken çocuğunuzun ısrarla gömleğinizin eteğini çekiştirmesidir.

Zaman Baskısı

Bu, asırlardır ertelemenin etkili bir sonucudur. Zaman baskısı, ödev teslim tarihinden bir gece öncesine kadar beklediğimizde doğal olarak artar ve büyük bir sunumdan önceki çaresiz gece uykusuyla bizi doğrudan vurur. Sınav öncesi geceleri çalışma performansının zirvede olması zaman baskısına iyi bir örnektir. Zaman baskısı, DEHB beyninin önemli olana odaklanıp gerisini görmezden gelmesine neden olur, önemli olan olarak da en yakın tarihte olanı algılar ya da ileri tarihli olanı erteler.

Finansal Baskı

Finansal baskı, banka hesaplarımıza ve ödeme dengemize baskı yaparak bizi sorumlu tutar. Gecikme ücretleri ve faiz uygulamaları arkasındaki temel düşünce budur. Ancak, DEHB beyni için en az güçlü baskıdır çünkü cezaya, ödüle verdiği tepki kadar iyi tepki vermez. Bununla birlikte, finansal baskı yeterince büyük ve anlamlı hale gelirse, DEHB beynini oldukça hızlı bir şekilde harekete geçirebilir.


           Yeterince beklerseniz, her türlü baskı kendiliğinden gelecektir. Yeterince zamangeçerse,15 Nisan mutlaka gelecektir; Amazon kocanızı tezgahta uzun süre bekletmeyedevam ederse, kocanız sizi rahatsız etmeye başlayacak ve elektrik faturasını ödemeyi unutacaktır; gecikme ücretleri de birikmeye başlayacaktır. Baskı yaratmanıza gerek yok çünkü kaçınılmaz olarak size geri dönecektir.   

 İlgi/Tutku:

Hangi DEHB'li "Neden bilgisayar oynarken bu kadar odaklanırken kitap okuyup ödevlerini yapmıyorsun?" cümlesini duymamıştır ki? 

Bu durum kafa karıştırıcı ve son derece sinir bozucu. 

Harekete geçebilir, odaklanabilir ve ilginizi çeken şeylere tamamen odaklanabilirsiniz; ancak o şeyi, içsel bir zevk veya dürtü içermeyen bir şeyle değiştirirseniz, beyninizin treni aniden durur.


İlgi ve tutku, her zaman aradığı dopamini serbest bırakır. Beyni harekete geçirir ve o ilgiye doğru yönlendirir. Beynimizin başlamasını engelleyen başlangıç engelini, hafif bir hız tümseğine dönüştürürler.  

Ama pek de ilgi çekici olmayan bir görev mi?

Bu başlangıç engeli, iki katlı bir duvarla da aynı olabilir. Tırmanmak için gereken enerji miktarı neredeyse imkansız gibi görünüyor.

Yarışma

Tutkulu bir basketbol oyuncusu olan keşim Serhat, birkaç ay önce bir maçtan eve fazlasıyla bitkin bir halde geldi. Maçı sorduğumda, oyunda 20 yaşında bir adamın ondan çok daha iyi oynadığını söyledi. 

Peki, Serhat kendi yaşını mı yoksa çok daha yavaş, daha az antremanlı olduğunu düşündü mü? Hayır! Tabii ki hayır - o hızlandıkça peşinden koştu ve bu süreçte 45 yaşındaki bedenini yordu.

Rekabet, DEHB'li beyni harekete geçiriyor. 

Heyecan ve hareketlilik kazandırır ve aniden mücadele, başlamaktan ziyade kazanmakla ilgili hale gelir ve bu da başlangıç engelini etkili bir şekilde ortadan kaldırır. Öyle ki, yakın zamanda yapılan bir araştırma, DEHB'li beyinlerin rekabetçi durumlarda daha iyi performans göstermekle kalmayıp, daha özgün fikirler bile ürettiğini ortaya koydu! 

rekabetle DEHB beyni

Herkes rekabete yanıt vermez. Çeşitli psikolojik faktörler, rekabetin DEHB'li bir beyni bile aniden durdurabilmesine neden olabilir. Yani, bu sizin için işe yaramazsa, yalnız değilsiniz. Ancak yanıt veren beyinler için güçlü bir motivasyon kaynağı olabilir.

Yenilik

Parlak ve yeni bir şeyden daha ilgi çekici çok az şey vardır. Bunu her gün öğrenci ve danışanlarımla birlikte görüyorum; daha önce görmedikleri herhangi bir şey karşılığında en değerli eşyalarını bir an bile tereddüt etmeden feda ediyorlar. 

DEHB'li beyin yenilikten ilham alıyor

Beyinlerimiz yeniliği keşfetmeye programlanmıştır; bu, öğrenmemize yardımcı olan ve bizi güvende tutan şeylerden biridir.

DEHB'li beyin de yeniliğe aynı şekilde ilgi duyar, ancak bunu daha da büyük bir şevk ve coşkuyla yapar. Çünkü yenilik, beynimizdeki dopamini artırır - ve dopamine aç DEHB'li beyin? İşte bu, kaçırılmayacak kadar iyi bir şey!

Aslında araştırmalar, DEHB ve nörotipik beyinlerin fMRI'larına baktığımızda, DEHB beyinlerinin yenilikle karşılaştıklarında nörotipik beyinlere göre çok daha fazla aktivasyon ve heyecan yaşadıklarını göstermektedir. Yani yeni ilişkiler, yeni projeler, yeni fikirler ve yeni görevler; DEHB'yi çok az şeyin tetikleyebileceği gibi tetikler. Ne yazık ki, yenilik zamanla etkisini yitirir. Bu yüzden, yeniliğin sizi harekete geçirmesinden sonra daha fazla ivme yaratmanın yollarını bulmanız gerekir . Peki ya başlamak? Mücadelenin yarısından fazlası bu.


Mizah

Bu, henüz araştırmalarda başlangıç aşamasında olan bir joker. Ancak klinik çalışmalarda o kadar sık gördüğümüz bir şey ki, bahsetmeye değer. Araştırmalar, ortalama olarak, DEHB'li beyinlerin nörotipik beyinlerden daha komik olduğunu öne sürüyor. (Tamam, tam olarak bunu söylemediler; bunu çok daha araştırma odaklı terimlerle söylediler, "daha yüksek humoral keskinlik" ama evet, DEHB'li beyinler komik!).

Mizah, sosyal bağlantı ve yaratıcılığın harika bir karışımı olduğundan -ki ikisi de DEHB'li beyinler için son derece ödüllendiricidir- mizahın bir güç olduğu insanlar için, bir şaka yapıldığında yaşanan o coşkunun veya eğlenildiğinde yaşanan o iyi hissetme duygusunun motivasyonu artırması mantıklıdır.




Çocukluk Değişiyor: Zorlaşan Bir Dünyada Çocuk Olmak


9 Haziran 2025 Pazartesi

Pınar Yeşiltay Sevim | Medya Ege Köşe Yazısı

Gözümüzü açtığımız her yeni sabah, dünyanın bir önceki günden daha karmaşık, daha belirsiz ve daha kaygı verici hale geldiğini görüyoruz. Peki ya çocuklar? Yetişkinlerin bu yeni dünyayla baş etme çabalarının gölgesinde, geleceğimizin emanetçileri olan çocuklar, bu hızlı değişim rüzgarlarının tam ortasında savruluyor. Bugün çocuk olmak, geçmişte hiç olmadığı kadar zor. Ve bu sadece Pınar olarak bnim gözlemim değil; UNESCO, UNICEF ve OECD’nin 2024-2025 yılları için yayınladığı son raporlar da bu acı gerçeği rakamlarla ortaya koyuyor.


Dünyanın Kriz Haritası: Çocukların Gerçekliği


UNESCO 2024 Eğitim Raporu'na göre 10 çocuktan 4’ü, temel eğitim hakkına erişimde ciddi zorluklar yaşıyor. 2025 projeksiyonlarına göre iklim krizleri, savaşlar, pandemiler sonrası ekonomik krizler ve sosyal adaletsizlikler çocukları daha önce hiç olmadığı kadar kırılgan hale getirdi. Artık çocuklar bırakın doğayı, yaşamı duyguları ile bile başedemiyorlar.


İklim Değişikliği: Dünya genelinde her yıl 1 milyar çocuk, aşırı hava olaylarının tehdidi altında yaşıyor.

Eğitimde Erişim: 244 milyon çocuk hâlâ okula gidemiyor; bu çocukların çoğu çatışma bölgelerinde, göçmen ya da mülteci olarak yaşıyor.

Ekonomik Sıkıntılar: UNICEF 2025 verilerine göre dünya genelinde her 3 çocuktan 1’i aşırı yoksulluk içinde yaşıyor.

Gelişmiş ülkelerde dahi artan sosyal eşitsizlikler, çocukların geleceğe dair umutlarını törpülüyor. Türkiye için de duyumun vahametini zaten yaşayarak görüyoruz.



Dijital Kuşatma ve Beyin Çürümesi


Pandemi sonrası dönemde dijitalleşme, eğitim ve sosyalleşmenin omurgası haline geldi. Ancak UNESCO’nun 2024 “Dijital Eğitim ve Çocuk Beyni” raporu, uzun süreli ekran maruziyetinin çocuk beyninde dikkat, hafıza ve bilişsel işlemleme üzerinde ciddi etkileri olduğunu ortaya koyuyor.


Dijital Yorgunluk: Çocuklar günde ortalama 6-7 saat ekran başında geçiriyor. Tabi durum ebeveynler için de farklı ve güvenli değil.


Beyin Çürümesi (Brain Rot): Hızlı içerik tüketimi, odaklanma süresini %40 oranında kısaltmış durumda (UNESCO, 2025).Her geçen dakika biraz daha köreliyoruz. Hatta bu satırları da ekran başında  (hatta bayram tatili dönüşü yolda) yazdığımı da dikkate alırsak işin vahametinin hepimizi sardığını görebiliriz.


Bilişsel Gerileme: Dikkat süresinin azalması, hafıza kapasitesinin zayıflaması ve öğrenme motivasyonunun düşmesi gibi etkiler bilimsel araştırmalarla doğrulanıyor.


Bu durum, çocukların yalnızca akademik performanslarını değil, duygusal ve sosyal gelişimlerini de tehdit ediyor. Kısacası çocuklar artık odaklanaMIYOR, dikkat edeMİYOR, başedeMİYOR!



Artan Psikolojik Yük: Kaygı, Depresyon ve Yalnızlık


Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2024 verilerine göre:10-19 yaş arası gençlerde depresyon en yaygın ruhsal sağlık problemi haline geldiğini görüyoruz. Ergen intiharları genç ölümler arasında dördüncü sırada yer alıyor. Akademik baskılar, gelecek belirsizlikleri, her geçen yıl artan rekabet ve sınav stresi, ve sosyal izolasyon yalnızlaşma, tüketim odaklı ilişkiler, çocukları kronik kaygı ve depresyonla baş etmeye zorluyor.



Tüketim Alışkanlıkları: Minik Tüketiciler


UNESCO 2024 Tüketim ve Çocukluk Raporuna göre çocuklar yılda ortalama 10.000 reklamla karşılaşıyor.

12 yaş altı çocuklar, ailelerin satın alma kararlarında %70 etkili.Haliyle boyundan fazla karar vermek zorunda kalıyorlar. Oysa 12 yaş öncesi çocuklarda frontal lob aktivasyonun ya çok az ya da henüz yeterli olmadığını biliyoruz.


Çocuklar doğar doğmaz bir tüketim kültürünün içine çekiliyor; bu da uzun vadede üretkenliklerini ve duygusal doyumlarını olumsuz etkileyebiliyor. Doyumsuz, mutsuz, doğamın bağımlısı nesiller yetiştiriyoruz.



PEKİ NE YAPACAĞIZ?

Beyin Çürümesine Karşı Bilişsel Yeteneklerin Güçlendirilmesi


Dünya değişirken çocuklarımızın zihinlerini korumak ve geliştirmek için sistematik ve bilimsel yaklaşımlar gerekiyor. UNESCO, OECD ve UNICEF verilerine dayanarak şu önerilerde bulunabilirim;


1. Dijital Diyet ve Ekran Süresi Yönetimi


Çocukların ekran kullanım süreleri yaşlarına uygun şekilde sınırlandırılmalı.

Sosyal medya ve hızlı içerik tüketimi yerine interaktif, yaratıcı dijital araçlar teşvik edilmeli.

Aileler ekran kullanımına ilişkin bilinçlendirilerek "dijital aile anlaşmaları" yapılmalı.


2. Dikkat ve Hafıza Geliştirme Programları (KidzBrain Beyin ve Öğrenme Merkezi Modelleri)


Bilişsel egzersiz programları (Brain Gym, Nörobik Egzersizler) müfredata dahil edilmeli.

Çocuklara mindfulness ve dikkat eğitimi verilerek odaklanma becerileri artırılmalı.

Kısa süreli hafıza, işlemleme hızı ve problem çözme becerilerini destekleyen oyun temelli eğitim modelleri uygulanmalı.


3. Bilişsel Beceri Eğitimleri


Eleştirel düşünme, yaratıcılık, işbirliği ve problem çözme gibi becerileri geliştiren programlar yaygınlaştırılmalı.

Erken yaşlarda bilişsel gelişimi destekleyen oyunlar ve etkinlikler teşvik edilmeli.

Finlandiya, Estonya gibi ülkelerde uygulanan proje tabanlı öğrenme modelleri örnek alınmalı.


4. Doğa Temelli Eğitim ve Hareket


Çocukların doğayla temasını artıracak eğitim modelleri geliştirilmeli.

Açık hava etkinlikleri, fiziksel aktivite ve oyun yoluyla beyin plastisitesi desteklenmeli.



5. Aile Eğitimleri ve Ebeveyn Destek Programları


Ebeveynler için dijital okuryazarlık ve bilinçli ekran kullanımı eğitimleri verilmeli.

Ailelere çocuklarla sağlıklı iletişim, oyun ve birlikte kaliteli zaman geçirme konusunda rehberlik edilmeli.

Bu adımlar, sadece bireysel çocukların değil, bir toplumun kolektif bilişsel sağlığını korumak ve güçlendirmek için de kritik öneme sahiptir.



Çocuklar İçin Daha İyi Bir Bugün Mümkün


Bugün çocuk olmak zor. Ama daha iyi bir dünya inşa etmek elimizde. Çocukların sağlıklı gelişimi için yalnızca eğitimde değil; sağlıkta, aile yapısında, sosyal yaşamda ve teknolojinin kullanımında da köklü değişiklikler yapmalıyız. Onların oyun oynamaya, keşfetmeye, hayal kurmaya, hata yapmaya ve her şeyden önce çocukluklarını doya doya yaşamaya ihtiyaçları var.


Unutmayalım, çocuklar yalnızca geleceğimiz değil, bugünün de vatandaşlarıdır. Ve onlara daha iyi bir bugün vermek, hepimizin ortak sorumluluğudur.

© Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı
Maira Gall
Okuyan Anne - Yeni Nesil Annenin Kitaplığı - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.